Bir felsefe, idiotloji

Yeni Şafak İSMAİL KILIÇARSLAN - Bir felsefe, idiotloji Pazar akşamı Tayyip Erdoğan ile İbrahim Tatlıses'in düetini kaçırma pahasına (İngiltere- Senegal maçını elbette kaçıramazdım, o ayrı) iki şeyi aynı anda izlemeye çalıştım. Birincisi, bu yıl 48.'si düzenlenen Altın Kelebek Ödülleri. İkincisi de Youtube yayıncısı Murat Soner'in bu yıl ilkini düzenlediği Altın Menemen Ödülleri. Altın Menemen'den başlayayım. Murat Soner, son birkaç yıldır adına "Türk dizisi" denilen rezillikleri neredeyse "yapı sökümcü" bir eleştiriye tabi tutarak şahane bir yayıncılık işi yürütüyor. Nesnel eleştirileri bir yana, sürekli "ahlâkî" olandan yana tavır alması da Murat Soner'i büyüten en önemli faktör. Murat Soner, Batı'daki muadillerine benzer şekilde bir "Altın Menemen Ödülleri-Yılın En Kötü ve Saçma Yerli Dizileri" töreni düzenledi Altın Kelebek'in yapıldığı saatlerde. Halkın oylarıyla en kötü diziyi, en kötü sahneyi, en kötü senaryoyu ve en kötü oyuncuları seçti. Vaktiniz olursa ödül törenine bir göz atmanızı isterim. Hatta yine vaktiniz varsa Murat Soner'in yerli dizilere getirdiği taş gibi eleştirileri de izleyebilirsiniz. Bir "rezalet halesi"nde yaşadığımızın en önemli göstergelerinden biri bence Türk dizileri Gelelim Altın Kelebek'e. 48 yıldır süren bir ödül töreni malum. Ve zannediyorum her yılı bir önceki seneden daha kötü olabilen tek ödül töreni. Yanlış anlaşılmasın. Bunun Altın Kelebek ile ilgisi yok aslında. Sadece, adına "eğlence endüstrisi" dediğimiz endüstrinin düzeyi her geçen yıl kötüden berbata, berbattan acıklıya, acıklıdan sefile, sefilden sefihe doğru olağanüstü istikrarlı bir yolculuk yapıyor. Altın Kelebek de ister istemez "eğlence endüstrisinin en büyük ödülü" olunca bu düzeyden payına düşeni alıyor. Hal böyle olunca da küfürbaz Hasan Can Kaya komedyen, bir şarkısı dışında şarkısı olmayan "autotune Sefo" rapçi, Şevval Sam türkücü, Şevval Sam'ın oğlu olmaktan gayrı bir özelliğini göremediğimiz Tarık Emir Tekin oyuncu, Müge Anlı "başarılı televizyon programcısı" oluyor. Olmakla kalmıyorlar, ödül de alıyorlar. Hatta inanır mısınız çok başarılı bir oyuncu olmasına rağmen Erşan Kuneri'de küfür edip pornografik göndermeler yaparak salınmak dışında hiçbir oyunculuk niteliğini sergileyemeyen Ezgi Mola bile ödül aldı gecede. Memleketin eğlence endüstrisindeki kuraklığı varın siz hesap edin. Aslında Altın Kelebek izlenimlerimi kayıt altına almak niyetinde değildim bütün bu olan bitene rağmen. Ama çok can sıkıcı iki şey fark ettiğim için yazayım istedim. İlki şu: Türk sinema ve tiyatrosunda oldum olası devasa bir sorun olarak ortada duran "yetenekli kadın oyuncu azlığı" tabiri caizse arş-ı alaya çıkmış son yıllarda. Durum böyle olunca da oyuncu olmadıkları halde kendilerine "sen oyuncusun" denilen genç kızlar aradaki boşluğu "boğazlarına kadar çıplaklaşarak" kapatmaya çalışmışlar. Sanki "daha yeteneklinin" değil de "daha çok soyunabilenin" ödüllendirildiği bir gece gibiydi Altın Kelebek. Tabii, sektörün "cesur ve kadın haklarına çok düşkün(!) kadınları" bu derece metalaşmayı kendilerine nasıl yedirip kabullenebiliyorlar, orası da ayrıca bir muamma. Oyuncudan, şarkıcıdan çok "obje"ye dönüşmenin yüküyle nasıl baş edilir, orasını da bilemiyorum doğrusu. Gecede en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Pınar Deniz'i istisna kılayım ki şahane oyunculuğuna haksızlık etmiş olmayayım tabii. İkincisi şu: İnsan istiyor ki geçtik bağımsız zihinli Marlon Brando'yu, politik algı ve bilinçleri Amerikan emperyalizminin ve küresel neoliberalizm zırvasının çıkarlarına odaklı George Clooney, Sean Penn düzeyinde olabilen birkaç zanaatkârımız olsun. Ne konuştuklarını anlayabilelim, mesajlarını berrak şekilde iletebilsinler muhataplarına. Ama yok, ne gezer Modern çağın "öğretilmiş