İsmail Kılıçarslan

Yeni Şafak

"Liberal dünya düzeninin sonu mu"

Soru bana ait değil. BBC'nin Rus gazetecisi Grigor Atanesian'ın ne dediği pek de anlaşılmayan aynı başlıklı bir yazısında yer aldı iki gün önce. Yazarın "liberal dünya düzeni" tanımı pek hoş doğrusu: "Liberal dünya düzeni taahhütler, ilkeler ve normlar üzerine kurulu bir uluslararası ilişkiler sistemini ifade ediyor. Temelinde uluslararası hukuk ve

Yerçekimi

"Sonra yerçekimsiz bir ortam gibi bir şey oldu. Kütlemin farkındaydım ama hareket etme kabiliyetim çok değişmişti" diye anlatmıştı o gece yaşadıklarını.Öteden beri tanırdım. Yakın dostumdu. Çok görkemli bir gece hayatı vardı. İstisnasız her gece, sabahlara kadar süren planlamalar yapar, güneşin ilk ışıklarını görene kadar sürdürürdü eğlencesini.Bun

Ramazan geldi

Ramazan geldi. Hem öyle bir gelişle geldi ki üzerimizde geçen Ramazan'dan beri biriken ne kadar kir varsa onları tertemiz etmek için geldi. Bir fırsat olarak geldi. Ramazan geldi. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da günahlardan kurtuluş müjdesiyle dolu olarak geldi. Ramazan geldi. Bütün kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmaya, bütün günahlarımıza tö

AK Parti değişti mi

Kongre de bitti nitekim. Geçtiğimiz yerel seçimlerden beri dillendirilen "AK Parti'de değişim olacak" cümlesinin de, -kabine değişikliği hariç- sonuna gelinmiş olundu böylece. Kongreden 3 yeni başkan yardımcılığı ihdası ile 9 yeni isim çıktı. AK Parti'nin MKYK'sında da yüzde 50'ye yakın bir değişim gerçekleşti. Ercan Yıldırım, kongreden önceki cuma

Hak dediğin değirmende olur efendi

"Cümle âlem benden eyu benden kemter yoğa benzer" diyor Yunus. Bu adamlar da böyle işte. İşin doğrusunun farkına çok çabuk vararak en hakiki cümleyi kurabilme kabiliyetleri var. Geçenlerde çok sevdiğim biri anlatmıştı. "Halvet nedir" diye sormuş bir büyüğe. O da "şu zamanımızda halvet, sokağa çıktığında bu sokakta benden daha günahkârı yok diyerek

Sınırsızlığın bir başka ucu: Pornografik göstermecilik kültürü

En geniş tanımlarından birine göre pornografi, "bir şeyi nasıl yaşayacağımızı aslında hiç yaşanmayacak bir temsil ile belirlemek ve hatta onunla sınırlamak" manasına gelir.Bugünün hedonizm ile kapitalizmi birleştiren çılgın dünyasında "arzu nesnesi belirlemek" tüketim davranışını tetiklemek için en kestirme yol malum. Bir yöntem olarak pornografi t

Sınırsızlığın bir başka ucu: Kavatlık sektörü

Türkiye ve dünyanın yoğun politik gündeminden bir an sıyrılıp nihayet bu yazıyı yazmaya fırsat bulabildim. Şu cümleyle başlayayım: Durum kötü değil, çok kötü. Türkiye'de seküleri, muhafazakarı, dindarı, Marksist'i falan tam ortadan değil ama belli oranda ikiye bölünmüş durumdayız epeydir. Bir kısım sürekli "hiçbir sınır tarafından çevrelenmek istem

O yorgun yokuşta

Üsküdar'ın o yorgun yokuşlarından birini usul usul tırmanırken "ârif nedir" diye sordum dostuma. Çünkü Üsküdar'ın yorgun yokuşlarından birinin sonundaki evlerden birinde oturduğumuz bir başka dost "Fas'ın bazı bölgelerinde arif zatlara zâkir de dendiği olurmuş" demişti."Ârif diye tatmış olana denir. Âlim ateşin yaktığını bilir, ârif bizzat yanar. Â

Eski Türkiye'nin berbat kazananları

TÜSİAD benim için her zaman "statükonun devamını temin etmek için işlevsel bir aparat" olagelmiştir. Statükonun devamını ve politik kaosun sürmesini temin ederek kendi parasal iktidarlarının keyfini çıkarmanın merkezidir nazarımda. Bir gram fazlası değil.TÜSİAD Başkanı Orhan bilmem kimin Cannes'da Türkiye aleyhine bildiri okuyan Merve Dizdar'ı anım

Sarı manyak niçin el artırıyor

"Amerika Sen Busun" şiirimi yazalı yirmi yıla yakın oluyor. O şiiri yazdığım dönemde iki temel kanayan yarası vardı dünya Müslümanlarının. Biri Afganistan, diğeri de Irak.Aradan geçen yirmi yılda Afganistan ve Irak büyük oranda "bağımsız ve regüle" iki devlet haline geldi. Yine aradan geçen yirmi yılda Suriye'de çok büyük bir iç savaş oldu ve bitti