İsmail Kılıçarslan

Yeni Şafak

Değişen bir şey aramak

Tarihlerden 1994, aylardan şubat. Bosna Hersek'in kurucu lideri Aliya İzzetbegoviç, o şubat ayının beşinci gününü şöyle anlatacaktı: "Mrkovici'deki Sırp mevzilerinden ateşlenen bir top mermisi, çok kalabalık olan Markale pazaryerine düştü ve 68 sivili öldürdü, 142'sini de yaraladı. 'Pazaryeri katliamı' olarak tarihe geçecek bu utanç gününün akşamın

Fıkıhsızlık yahut "pozisyondan konuşma"yı bir halt sanmak

Araplar, "bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak" anlamına gelen kelimeye fıkıh, fıkıh işiyle meşgul olan insana da "fakih" demişler malum. Bir de kavramsal tanımı vardır malum fıkhın: "İnsanın, zihni çabası ile dinin ana kaynaklarından kendi sorumluluk ve hakları ile ilgili olarak elde ettiği bilgilerin tamamına denir."Fıkıh,

Misafir öğrenciler gerçeği

Önce birkaç veriden söz edeyim size. Türkiye'de, çeriyle çeperiyle 301 bin "misafir öğrenci", yani "üniversite eğitimini almak üzere ülkesinden Türkiye'ye gelmiş öğrenci" var. Bu öğrencilerin Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolara dayanmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye Yüzyılı" konsepti için ortaya koyduğu "Türkiye'de 1 mil

Hilalin görünmesi Ramazan'ın geldiğini göstermez

Yok yok. İki milyar Müslüman'ın asla bir araya gelip de birlikte başlayamadıkları ve birlikte bayram edemedikleri, parçalanmışlığımızın bir işareti olarak göğümüzde ve göğsümüzde asılı duran "ruyet-i hilal-hilalin görünmesi" meselesine girecek değilim. Hem malum, alanım değil. İslam dünyasının dört bir yanında deve dişi gibi fıkıhçılar dururken ve

Gazzeli kadınlar hariç tabii ki

Bugün sabah erkenden başladı "güçlü, yürekli, cesur, aslan" falan gibi sıfatlarla başlayıp "kutlu olsun" ile biten Dünya Kadınlar Günü mesajları. AK Partilisi, CHP'lisi, "küçük esnaf" İmamoğlusu, dernekler, vakıflar, türlü girişimlerle oluşumlar derken saat 12:00'yi vurduğunda on kadar mesaj gelmişti telefonuma. Kendime cinsiyet atamış olacağım ama

İnsanlık için paniklemek mi Şaka mı yapıyorsun dostum

Türkiye'deki ve dünyadaki liberallerin müstafi peygamberi Fukuyama, 1 Mart günü kavramın gerçek anlamıyla "panik butonu"na basan bir yazı yayınladı. Trump'ın Amerika seçimini kazanma şansı arkadaşımızı deliye döndürmüş ve liberallerin en sevdiği şeyi yaparak halk aşağılaması ile bağlamış yazısını. Soğuk savaş bitip de dünya görünürde "tek kutuplu"

O dağ niçin yarılsın ki

"Elçi, içimizde akan yıldızdır Ve onu aydınlıklar aydınlığı bir ışık izler Onun yıldızlara da lütfu vardır. Hak, sözüdür O'nun; adalet, yoludur. Kim uyarsa O'nun çağrısına, kim katılırsa O'na, kurtuluş onundur. Savaşçıdır en cesurundan. Kalpler korkudan titrese bile o, amacına ilerler. İsyandan, örtmeden uzak tutar bizi, dolunaydır o, göğü parıldat

Yavan ve şişkin

"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" kabilinden, yazmakla yazmamak arasında gidip geldiğim bir yazı bu. Ama "sussam gönül razı değil" diyen tarafım yine galebe çaldı ve mecburen kalem oynatma kararı verdim. Meselem, yaklaşan yerel seçimler ve bu yerel seçimlerin an itibariyle büründüğü "yavan ve şişkin" hal. Biraz geriden alayım. Geçtiğim

Attan inmeyesüz!

Tarihçilerin anlattığına göre 1389 yılındaki Kosova Muharebesi, bir imparatorluk olma yolunda hızla ilerleyen Osmanlı'nın en zorlu duraklarından biri olmuştur. Kalabalık bir Balkan ordusu ile 8 saat boyunca kılıç şakırdatan Osmanlı açısından savaşın dönüm noktası, o sıralarda yaman bir şehzade olan Yıldırım Bayezid'in bütün savaş alanını sağdan sol

Poşet

O cumartesi günü, deniz kenarındaki o uzun caddedeki o en ışıltılı dükkanın vitrinindeki güllü dallı elbiseyi almaya söz vermişti kızına. Küçük kızı Fatma, sonraki günler boyunca her akşam "Alacaksın değil mi" diye sormuş, o da baston olarak kullandığı fukaralığa her cevapta biraz daha yaslanarak "alacağım kızım" diye cevap vermişti bu sorulara.Ala