DEM'in kıvamı

PKK'NIN siyasi kanadı olan DEM Parti, İstanbul'da aday gösterme kararı aldı. Her ne kadar bu karara ihtiyatlı yaklaşmakta hala fayda olduğunu düşünsem de üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir durum. Şüphesiz bu kararın - eğer gerçekleşirse- birincil etkisi seçimin aritmetiğine olacak. Ekrem İmamoğlu HDP'nin desteğini almasa 2019 yılında İBB başkanı olamazdı.
Kılıçdaroğlu'nun bir başka başarısız siyasi manevrası olarak anılmaktan öteye gidemezdi. Yaklaşan seçimlerde DEM'in desteğini alsa da durumu pek parlak gözükmüyor ama bir anda yaklaşık 10'luk bir oyu kaybetmenin etkisi çok daha sarsıcı olacaktır.
Şüphesiz bu kararın yansımaları seçim aritmetiği ile sınırlı kalmayacak. CHP'nin o ya da bu şekilde PKKHDPDEM ile kurduğu ilişkinin de boyut değiştirmesine neden olacak. Bu ilişkinin mimarı Kılıçdaroğlu'dur. İlk seçildiğinde bugün Özgür Özel'in sergilediğine benzer bir performans sergileyen Kılıçdaroğlu'nun sonrasında parti içinde muktedir olmasının nedeni de bu ilişkidir. CHP, PKKHDP DEM'in söylem kapasitesinden, sokağı hareketlendirme gücünden, şehirdeki sivil görünümlü örgütlü gücünden faydalandı.
Bununla birlikte kişisel olarak Kılıçdaroğlu, HDP ile kurulan ittifakın çok ekmeğini de yedi. Avrupa başkentlerinde defalarca seçim kaybetmesine rağmen koltuktan kalkmaya yanaşmayan bir parti genel başkanı değil, bazı alık Avrupalıların gözünde "mazlum toplum" olan PKKHDP'yi siyaset sahnesinde meşrulaştıran kahraman olarak karşılandı. Yine bu ittifak Kılıçdaroğlu'na İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini kazandırarak hayatındaki kısmı de olsa tek seçim zaferini yaşattı.
PKKHDPDEM Kılıçdaroğlu genel başkanken bu ittifakın resmiyet kazanmadan yürümesine razı oldu. Arada sırada kamuoyuna "artık gizli değil asıl ortak olmak istiyoruz" mesajı verseler de günün sonunda Kılıçdaroğlu'nun masasını masa altından desteklediler. Bugün PKKHDP DEM öyle görünüyorki Kılıçdaroğlu'na cömertçe ve resmiyete dökmeden verdiği desteğin çok azını ve üstelik resmi ortak olarak Özgür Özel'in CHP'sinden sakınıyor.