Su yoksa hayat biter,

"Sevgili okurlarım sizlere içinizi ısıtacak hikâyeler yazmak istiyorum ama yapamıyorum. Öyle tuhaf, ürkütücü bir zaman parçasındayız ki sanki neşeye, aşka, sevgiye dair her şeyi yitirmiş gibi hissediyorum. Bu nedenden şimdi canınızı biraz acıtacağım. Beni bağışlayın. Şimdi bir üç dakika gözlerinizi kapatın, klimalarınızı kapatın ve kırk derece güneş altında beklediğinizi düşünün. Sıcağın iliklerinize işlediğini hissedin ve "Yeter" diyerek koştuğunuz buzdolabında o da ne bir tas soğuk su bile yok!Öfkelisiniz, suya ihtiyacınız var ve su yok!Neyse bu kadar yeter, klimanın karşısına geçin ve soğuk suyunuzu bir solukta için. Ve düşünün ülkemizin artık sadece bir enkaz yığını olan en güzel kentlerinin birinde, Hatay'da güneşin kırk derece olduğu kuyruklarda su sırası bekleyen yüzlerce genç yaşlı, kadın erkek ve küçücük çocukların çektiği eziyeti düşünün. Evet, ülkemizde Hatay'da insanlar su diye kıvranıyor ve uyuz, insanların banyo yapamadığı, yan yana yataklarda yattığı, sıcağın daha da boğucu bir hale getirdiği çadırlarda adeta cirit atıyor. Uyuzu en son ne zaman duymuştunuz, benim aklıma uyuz deyince Kurtuluş Savaşı gelir. Ülkeyi kurtarmaya çalışanlar da cephelerde uyuzdan ve sıtmadan kırılıyorlardı. Savaş ve uyuz!Evet dostlarım depremin en çok tahribat yaptığı Hatay ilimiz hâlâ bir afet bölgesi olarak ilan edilmedi. Ve sosyal medyada okuduğum bir haber: Hatay'ın Altınözü ilçesinde kayıp olarak aranan ve 7 gün sonra zeytinlik arazide cesedi bulunan Yasemin Ünlü'nün ön otopsi raporuna göre açlık ve susuzluktan öldüğü öğrenildi. Bu haberi okuduğumda "Tanrım" dedim "Lütfen yalan haber olsun"!Ama haber doğruydu, kim bilir nasıl umutsuzlukla kendini her tarafı yıkılmış tozlu yollara vuran Yasemin için artık yaşamının hiçbir anlamı kalmamıştı. Çünkü günlerce yıkıntıların altından çıkarılan cesetlerden başka hiçbir şey görmemişti. Ve ne yazık ki düştüğü yollarda su kaynakları kurumuştu ve zaten canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Belki de bu ölüm yürüyüşü sırasında susuz kalan bedeni onu suların bol olduğu seraplara çağırmıştı. Bir açıklama yapmaya izin verin, susuzluk üçüncü günün sonunda insanın inanılmaz seraplar görmesine yol açar. Başıma geldiği için biliyorum. Küba'da kaynak suyu yoktu ve arıtılmış su içemediğim için susuz geçirdiğim üçüncü gün yolda suyun şakır şakır aktığı seraplar görmeye başlamıştım. Hemen arıtma suyuna buz koyup beni delilikten kurtardılar. Susuzluk insanı delirtir. Şimdi Hatay bölgesinde yaşanan deprem sonrası hayatta kalmış insanlar, sosyal medyadan "su" diye haykırıyorlar. Koskoca bir bölgenin susuz kalması olanaksız diye düşünenleriniz olabilir. Ama biraz durun, deprem içme sularına lağım suyu karışmasına neden oldu. 8 Mart nedeniyle deprem bölgesine gittiğimde, otobüsteki en kıymetli şey kocaman, içinde tüpler bulunan bir çantaydı. Sırayla taşıdık. Gencecik bir çevre mühendisi kız arkadaşımız her gittiğimiz yerde tüplere kıyıda köşede akan suları dolduruyordu.