Ne bitmez çilemiz varmış!

Sevgili okurlarım sizi bilmem ama benim canım çok sıkkın. Yirmi yıldır her seçimden sonra aynı senaryonun hiç değişmeden tekrarlanması aklıma "Ben ne yaptım ki bu çileyi sürekli yaşamak zorundayım" sorusunu getiriyor. Sürekli yenilgi ve ardından oylar çalınmış söyleminden bıktım. İnsanın içinden "Oylar çalınmış mı, öyleyse çaldırma kardeşim!" diye haykırmak geliyor.Neyse bugün sizleri biraz DNA konusunda yormak istiyorum. Şimdi gelelim DNA nedir DNA hücrelerin genetik bilgisini nesiller boyunca taşıyor, yeni hücreler üretiyor ve kalıtsal özellikleri gene nesilden nesile aktarıyor. Yani hepimizin bilinçaltını yönetiyor. Yıllar önce Oktar Babuna diye bir genç adam çıkıp "Ben kan kanseriyim" demiş ve cümle Türk vatandaşlarından kan vermelerini rica etmişti. O kadar masum ve inandırıcıydı ki çadırlar kurulmuş ve iyi yürekli vatandaşlarımız akın akın kan vermeye koşmuştu. Sonra bu kanlar adama uygun kan bulunması için bizim laboratuvarlar uygun olmadığından (buna karşı çıkan genetikçiler vardı) Amerikan, Alman laboratuvarlarına yollandı. O zaman Ecevit hükümetinin Sağlık Bakanı MHP'li Osman Durmuş haykırdı: "Yapmayın Türk milletinin DNA'sını çözmeleri için bu kanları oralara yollamayın!" O zamanlar ben de şöyle düşünmüştüm: "Bu adam da amma milliyetçi!"Sonra bir gün gazetelerde küçük bir haber okudum, Amerikalı gazeteciler CIA başkanına soruyorlar, "Yugoslavya savaşı sırasında Sırpları durdurmak için neden geç kaldınız" Adam yanıt veriyor: "Sırpların DNA'sını çözmemiz çok zaman aldı." Ben de bunu okuyunca "Amerikan laboratuvarları bizim DNA'mızı çözmekte zorlanır" diye eğlenceli bir yazı yazmıştım. "Çünkü Anadolu'da yaşayan 42 uygarlığın tüm özellikleri bizim DNA'larda, bilgisayar şaşırır" demiştim. Nedense ülkemizde değil, kanların gittiği Amerika'dan makalemi satın almak isteyenler olmuştu. Ama artık çözememişler sözüm yalan oldu, yanılmışım, bizim DNA'mızı paşa paşa çözmüşler. Neden bunu anlatıyorum, işte işin püf noktası, ne yazık ki gen haritamız çözülmüş ve elde edilen bilgileri AKP iktidarı çok güzel kullanılıyor...Şöyle, biz en az altı imparatorluk geçirmiş bir bölgedeyiz. İmparatorlukların en büyük özelliği insana hayal kurduran bir büyüklükte olmalarıdır. Bu, bizim bilinçaltımıza yerleşmiş, genlerimizde tek kişiye biat etme, "O ne söylerse doğru söyler" diye de bir kayıt var. Yani "Stockholm Sendromu" olarak açıklanan psikolojik durum, ne yazık ki gen haritamızda. Ve yeni bir imparatorluk hayal etme, gösteriş, olduğundan farklı görünme, bence tembellik, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, bırakalım her şeyi baştaki çözsün duygusu gen haritamızın önemli özellikleri. Şimdi iktidarın bu yolda nasıl ilerlediğine bakalım: Tayyip Erdoğan en az yüz arabalı konvoylarla camiye, namaz kılmaya gidiyor. Ne gerek var o