Bir sivil itaatsizlik örneği,

"Sevgili okurlarım ülkemizin en verimli toprakları, ovaları, ormanları, limanları, Türk şirketlerini taşeron olarak kullanan yabancı şirketler tarafından işgal edilmiştir. Şirketlere ülkemizin yüzde 60'ı için maden ruhsatı verilmiştir. Bu şirketler çıkardıkları madenlerin sadece yüzde 4'ünü Türkiye Cumhuriyeti'ne vermektedir; büyük bölümünü yurtdışına götürmektedir; çok küçük bir kısmını da ruhsat alan Türk şirketine bırakmaktadır; bu küçük kısım da evler, yatlar almaya yetmektedir!Plansız kullanım nedeniyle sularımız iyice azalmıştır; bir de sıcak üstüne eklenince yumruk büyüklüğüne alıştığımız domatesler ancak parmak kadar büyümektedir; tüm meyve ve sebzeler için de aynı durum geçerlidir. Deprem bölgesinde özellikle Hatay'da içme suyu yoktur ve insanlar uyuzdan kavrulmaktadırlar. Hayat pahalılığından, ev kiralarından ve sesini çıkaranın içeri alındığından hiç söz etmiyorum çünkü herkesin malumu.Durum bu! Hep birlikte bataklıkta debeleniyoruz. Kişilerin ve kitlelerin "sivil itaatsizlik" haklarını kullanmaları acilen gerekmektedir. Sivil itaatsizlik aslında pasif bir eylem biçimidir ama inatla sürdürüldüğünde başarı şansı oldukça fazladır.Hadi biraz hayal kurup hem kişisel hem kitlesel neler yapabileceğimizi görmeye çalışalım: Hayal bu ya, Meclis'teki muhalefet partilerinin Meclis'i acilen boykot etmeleri gerekmektedir. Neredeyse hiçbir işlevi kalmayan, sadece AKP iktidarına yasalar yapma ve bunları hayata geçirme imkânı veren Meclis, böylelikle halk iradesini temsil etmekten oldukça uzaklaşmıştır. Meclis'teki muhalefet partilerinin Meclis'i boykot etmesi, gitmemesi ve Meclis'in toplandığı saatlerde meydanlarda toplanıp halka gerçekleri anlatması o kadar da zor bir iş değildir. Şunu da bilmek gerekir, AKP'nin 20 yıldır oluşturduğu 90 bin polisten oluşan silahlı güç, doğrudan Tayyip Erdoğan'a bağlıdır. Bu korkutucu bir şeydir. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Partilerin Meclis'i boykotu, hiç kuşkunuz olmasın, halkın büyük desteğini görecektir. Açıkça söylemek gerekirse muhalefet partilerinin mızmızlığı halkı siyasetten iyice soğutmuştur. Ayrıca AB'nin demokrasi, insan hakları sözlerine de pek kulak asmamak gerekmektedir. Çünkü AB de sonuçta bir ticari örgütlenmedir. Ayrıca Türkiye'de hukuk ve demokrasi olup olmadığı ne ABD'nin ne de AB'nin umurundadır. Türkiye orada mı Büyük bir pazar mı Onların derdi budur!Muhalefet partilerinin Meclis boykotu, pek çok sivil inisiyatifi de kendine çeken bir merkez oluşturacaktır. Barolar, mühendis ve mimar odaları, tabip odaları ve daha pek çok sivil kurum boykotun doğal destekçisi olacaktır.Böyle bir durumda Tayyip Erdoğan'ın polisleri "ya Allah" deyip herkese insafsızca girişecek ya da bir köşede uslu uslu durup olup biteni izleyeceklerdir. Bir süre boykotu vermeyen, görmeyen yandaş basın, tümüyle