Acılar ülkesi Kazakistan

Doksanların başıydı, dağılımın ardından yollara düşmüş, Orta Asya'yı gezmiştik boydan boya. Bilge bir yaşlı "Camanlık (düşmanlık) halklar arasında olabilemez" demişti, "o prezidentlerin kafasında!" Biz asırlardır Ruslarla, Acemlerle, Suudlarla, Rum ve Ermenilerle birlikte yaşıyor, geçinip gidiyoruz sonunda. Ama bu devletlerin bize dost olduğunu söylemek zor. Ne yazık ki, günümüz Moskova'sı da Çarların ve Kızılların yolunda... Her anlaşmaya imza atıyor, "oh" diyorsunuz "kan kasvet duruyor galiba", ertesi gün ev avul vuruyor, kadınları çocukları öldürüyor vicdansızca. Geçtiğimiz asır 110 milyon insan katledilmiş, üçte ikisi Türk. Dört milyon soydaşımızın kanı Lenin'in, 42 milyonunki Stalin'in avuçlarında. Ruslar sömürmekle kalmaz, Kazan'da Tatarları, Issık Göl ve Narin'de Kırgızları, Göktepe'de Türkmenleri, Hive ve Buhara'da Özbekleri kırarlar. HAYVAN VAGONLARIYLA Yıl 1927. Nereden icap ettiyse Ahıskalılara takarlar bu defa. "Derhâl toplanın,15 dakika içinde demir yoluna!" Alayını hayvan vagonlara tıkar, nereye götürdüklerini söyleme lütfunda bile bulunmazlar. Açlık, hastalık, dondurucu ayaz... 45 gün çalkalanırlar yollarda. Kızıllar, cesetleri bacaklarından tutup savurur sahraya. Vardıkları yerde od ocak yoktur. O ara 30 bin Ahıskalı ölür ki, 17 bini çocuktur daha. Ardından Atabeyit katliamı, Kırgız aydınlarını bir taş ocağına götürür, dizerler kurşuna. Aytmatov'un babasını da... 23 Şubat 1944 Çeçen ve İnguşlar, Stalin'in emriyle evlerinden yurtlarından koparılır, sürülür Sibirya'ya... Dörtte biri hayatını kaybeder o ara. 18 Mayıs 1944. Kırımlılar da aynı akıbete uğrar. Arabat'ta 150 Türk unutulur, dümensiz bir tekneye bindirip iterler deryaya. Yıllar sonra Ukrayna mutedil davranır da dönebilirler yurtlarına. Bu sefer de Kırım'ı ilhak eder, zemin zindan olur soydaşlarımıza. Düşünebiliyor musunuz Şu an Kırım'da yüce kitabımız Kur'ân-ı kerim bile yasaklı yayınlar arasında. BALTAYI TAŞA... Afganistan'da ise bir buçuk milyon şehit, bir milyon sakat bırakırlar, beş milyon göçebe, şehirler harabe. Ruslar 15 bin asker, 450 uçak ve bin zırhlı kaybedince geri basarlar. Bakü'de Azerbaycanlıları tanklarla ezer, Karabağ'da sivilleri kırarlar. Ermenilerin bir gücü yoktur, Suşa katliamını Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Mekanize Alayı yapar. Dağılımın ardından Gürcistan, Ukrayna, Ermenistan'a karar verme hakkı doğar ve tercihlerini "bağımsızlıktan" yana kullanırlar. Ama aynı hakkı Çeçenlere çok görür, Grozni'yi yakar yıkar, kana boyarlar. Rus annelerin zulümden haberi yoktur. Lakin çocuklarının tabutları konunca kapıya... Ruslar Suriye'de Bayırbucak Türkmenlerini ve Halepli Sünnileri de vurur. Ki vuruyorlar hâlâ. Hedeflerin hiçbiri askerî değil; pazar yerleri, çeşme başları, fırınlar. Bilhassa hastahane ve okullar. Altı milyonluk Halep'i insansızlaştırıp açarlar yağmaya. "Hukuku bu kadar örselemek iyi değil", yarın kendi ihtiyaçları da olabilir ona. GELELİM KAZAKİSTAN'A Kazakistan adı üzerinde Kazak Türklerinin yurdu. Binlerce yıldır oradalar. Rus ve Çin tehdidi yetmez gibi zaman zaman Çunkarlar (Hulagu'dan kalan Moğol bakiyeleri) musallat olurlar. 50 bin Karatatar'ın topraklarına girdiğini haber aldığında Sultan Cangir'in (Jahangir) 600 adamı vardır yanında. Tereddütsüz atlarına atlar, istilacıları kayalık bir mevkide sıkıştırır Orbulak Zaferi'ni kazanırlar (1643). Birlik olunca, dik durunca, ezilmezler düşmana. Ama beyler şehzadeler koltuk kaygısına kapılınca... Kazaklar savaş ve kıtlık yüzünden çok zayiat verir, milyonlarca insan düşer toprağa (1723). Ki o günleri "Aktaban Şubırındı" diye anarlar hâlâ. Ne zaman ki hanlar, baturlar Kazak Kurultayında bir araya gelir, birleşme kararı alırlar (1726), Ebulhayr komutasında, Anıkaray Zaferi'ni kazanır, Çunkar istilasından kurtulurlar. Moğollar çekilseler de yine gelecek ve daha şedit davranacaktırlar. Liderleri Tsevan, Cengiz olma hayali kurmaktadır. Ona ıssız bozkırlar değil, mamur yollar lazımdır. Aradığı ne varsa Kazakistan'da. Ruslar Çunkarlara top tüfek sağlar ki, Türkleri kırsınlar. Bolat Han'ın ölümünden sonra Kazaklar arasında yine taht taç kavgaları başlar, çok zayıflar, himayeye muhtaç kalırlar. Çunkarlar Doğu Türkistan'a, Deşt-i Kıpçak'a ve Orta Asya'ya yayılmış, Çin tehdidi de artmıştır. Ne yapsalar Ruslara mı yanaşsalar acaba Şeditlerin şerrinden kaçar, ehvenişerre sokulurlar güya. YAĞMURDAN KAÇARKEN Çarlık rejimi Batı Türkistan'da yaşayan göçebe Türkleri ıslaha kalkar, yerleşik hayata zorlar. 1897 sayımına göre (ne kadar güvenilirse), 250 bin Kırgız, 250 bin Türkmen, 250 bin Tacik ve 1,5 milyon Özbek çıkar. Kazakların nüfusu alayının iki katıdır, misli misli fazla. Eğer o 1,5 milyon Özbek, bugün 35 milyon olduysa 4,5 milyon Kazak, 105 milyon olmalıydı. İçler dışlar çarpımı, denklem ortada! Yaşanılan katliamlardan dolayı sadece 19 milyonlar ki, bunun 27'si Rus, Ukraynalı ve Alman. Çarlar zalim, Kızıllar daha zalimdir, Bolşeviklerle baskının dozu artar. 1929-33 arası SSCB'de bolluk içindedir, Komünist Parti Sekreteri F. Goloşegin şeytanın aklına gelmeyecek bir şey yapar, Türkleri suni kıtlıkta bırakır baş başa. Kazak beylerini halk düşmanı ilan eder, hayvanlarını ve topraklarını ellerinden alır. Kardeşlerimiz meralara çıkamaz, mallara bakamaz. 40 milyon hayvan bozkırın ayazında donar, yem olur kurda