Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'dan farkı neydi

TÜRKşiirinin ve düşünce dünyasının önemli isimlerindenSezai Karakoç'un hayatı ile şiiri arasındaki gizemli bağı ortaya koyan bir çalışma yayımlandı. Adı, 'Günler Çözüldükçe - Sezai Karakoç'a Doğru.'

Yazarının kimliği aslında çalışmayı daha da önemli kılıyor.

Bir şairin ustası bellediği, yanında yetiştiği, eski deyimle rahle-i tedrisinden geçtiği bir başka şairin şiirini ve düşünce dünyasını anekdotlarla zenginleştirerek anlattığı bir kitap bu.

ŞairÖmer Erdem, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin Türkoloji Bölümü'ndeki öğrenciliğinin ilk yıllarında çalıyorSezai Karakoç'un Cağaloğlu yokuşundaki yayınevinin kapısını.

Kendi imkanlarıyla kurduğu yayınevinde mütevazı şartlarda basılan kitaplarının geliriyle

hayata tutunmaya çalışan, kendini tamamlamış bu sanat ve düşünce adamıyla öğrenci öğretmen ilişkisi içinde paylaşıyorlar o günlerin yoksunluğunu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Fakültede yüksek lisans tezini deSezai Karakoçşiiri üzerine yapıyorÖmer Erdem.

O dönemin anılarını araladığı kapılardan geçerek anlatıyorKarakoç'un şiirini ve hayatını.

"Sezai Karakoç geçmiş günlerimin içinde en vazgeçilmez ve etkili şahsiyettir şüphesiz" diyerek başladığı kitabındaki tanıklıkları usta şairin dünyasına girmek, onu daha iyi anlamak için katalizör görevini üstleniyor.

BİZİM ŞARTLARIMIZ FARKLI

Memuriyeti bırakarak görece zor bir hayatı tercih etmiştiSezai Karakoç.Kitapların geliriyle kıt kanaat yaşamaya çalışıyordu.

"Günlük hayatının büyük sabır ve çile isteyen zorluklarından şikayeti yoktu bütün bunlara rağmen. Kendisi ile ideali arasına kesin ve derin bir çizgi çekmişti. Yaşadığı tamamıyla kendi tercihiydi çünkü" diyor Ömer Erdem.

Yoksulluğu da paylaşıyorlardı. Kimi günler ikisinin cebinden ancak ekmek arası yumurta alacak kadar para çıkıyordu. Onca yoksulluğa rağmen Sezai Karakoç'un farklı bir cömertliğinin olduğunun altını çiziyor: "Çünkü biliyorduk, bir yerden toplu bir kitap satışı olduğunda gidilebilecek en iyi yere götürülüyorduk. Cimri değildi Sezai Karakoç. Göz yaşartan bir cömertliği vardı. Savurgan hiç değildi. Bir gün otobüsle Emirgan'a gitmiştik. Dönüşte Yahya Efendi Dergahı'na uğradık. Orada dolaşırken, ölüme ve mezara nasıl hayatın içinden baktığına şahit olmuştuk. Aşağıya yola indiğimizde, otobüs beklerken başka bir dünya gerçeği dökülmüştü dilinden: Şimdi Necip Fazıl olsa hiç durumuna bakmadan, taksi derdi, ama bizim şartlarımız farklı."

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

'MONNA ROSA' HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORDU

- AşkınSezai Karakoç'ta her zaman ana belirleyici etkenlerin başında geldiğinin altını çiziyorÖmer Erdem:"Buna ister bir kadına doğrudan duyulan ferdi aşk diyelim, isterse en ideal manada Diriliş'in dava olarak benimsenmesi diyelim, aşk temel element, ana ateşleyendir. Aşkla bağlanmak, kavramsal bağlamda bir insana, meseleye tutkuyla yaklaşmak ve aşkın adeta çılgın bağlamında kalmak onun hayat ülküsüdür. Ne var ki somut olarak doğrudan bir özneye yönelen aşk onun diline pek düşmezdi. Sanki kadınlar gerçek değil ideal varlıklardı."