Nâzım Hikmet'in mutluluk tarifi

"SEN mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin" diye sormuştu Nâzım Hikmet 'Saman Sarısı' şiirinde Abidin Dino'ya.

Meğer aynı soru ona da sorulmuş daha önce.

Olayı aktaran Rus sinema oyuncusu Yuri Nikulin.

Bir gün yazarlarla yapılan bir buluşmada Nâzım Hikmet'e mutluluğun ne olduğunu sordular diyor. Nâzım Hikmet, düşünmüş ve şöyle demiş "Mutluluğun ne olduğunu bilmiyorum ama galiba mutluluk sabah işe severek gitmek, işten sonra da bir an önce eve gitmeyi istemektir."

UmbertoArte adlı sosyal medya kullanıcısının X'teki bu paylaşımına yapılan yorumlar ilgimi çekti.

Nâzım Hikmet'in mutluluğu sabah sevdiğin işe gidip akşam sevdiğin eşine dönmek diye tanımlamasını fazla domestik bulanlar olduğu gibi onun asıl mutluluğu büyük idealinde aradığını yazanlar var.

Üzerinde çok düşünülmeden verilmiş bir cevap olabilir bu ama o toplantının hangi tarihte yapıldığı da önemli.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

1961 yılında yazdığı 'Saman Sarısı' şiirini "Vera Tulyakova'ya derin saygılarımla" diyerek son eşi Vera'ya ithaf etmişti.

O soruya cevap verirken büyük ihtimalle evdeki Vera'yı, ona olan aşkını düşünüyordu.

Ve Küba gezisi sırasında uğradığı Paris'te aynı soruyu o da "Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin" diye sormuştu dostuna.

Nâzım Hikmet'in mutluluk fomülünde Vera ilk sırada yer alıyor.

Bu arada Nâzım Hikmet'in şiirlerinde çok fazla kullandığı bir kelime değil mutluluk. Yapı Kredi Yayınları'nın Delta serisinde çıkan Bütün Şiirleri'nde sadece 14 kez geçiyor yalın haliyle.

Mutlu olmakla onun şiirini yazmak başka şeyler.

HER KİTABIN BİR HİKÂYESİ VARDIR

BİZE anlattıkları kadar kendi hikâyeleri de vardır kitapların. Bu hikâyeleri en iyi bilenler ise sahaflardır.

Uzun yıllar Bayoğlu'nda sahaflık da yapan araştırmacı yazar M. Şeref Özsoy bin bir merak ve emekle biriktirdiği bu hikâyeleri şimdi ayrı bir kitap haline getirdi ve Ötüken Neşriyat tarafından yayımlandı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Özsoy; Sait Faik'ten Sabahattin Ali'ye, Nâzım Hikmet'ten Aziz Nesin'e, Orhan Veli'den Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya, Necip Fazıl Kısakürek'ten Ülkü Tamer'