HAYATIN doğumdan ölüme varan döngüsünün bütün süreçlerini büyülü bir bahçe metaforu içinde anlatan 'Folia' sergisi Bağlarbaşı Abdülmecid Efendi Köşkü'nde açıldı.
Sergi, Latince 'folia' kelimesinin bir yandan ağaç yapraklarına, dolayısıyla da botaniğe ve doğaya, diğer yandan da çılgınlığa ve aşırılığa gönderme yapan ikili anlamından yola çıksa da vardığı yerde çok daha fazlasını anlatıyor.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç'un 'büyülü bahçe' fikrinden hareketle, küratörlüğünü Selen Ansen ve Eda Berkmen'in üstlendiği sergi, Türkiye ve yurtdışındaki kurum, sanatçı ve koleksiyonerlerden ödünç alınan yapıtların yanı sıra Koç Holding desteğiyle bu bağlamda üretilen eserleri bir araya getiriyor.
Hazırlık aşaması iki yıl süren sergi Abdülmecid Efendi Köşkü'nde bugüne açılan her sergilerde olduğu gibi müthiş görselliği ve oyuncaklı yapısıyla insana kendini Alice'in harikalar diyarında hissettiriyor.
Haberin DevamıGenel Köşk fotosu: Abdülmecid Efendi Köşkü'nün girişinde Camila Rocha'nın 'Asılı Eğrelti Otu II' adlı çalışması ile bahçedeki Douglas White'ın 'Siyah Palmiye I'i karşılıyor ziyaretçileri.Fotoğraflar: Hadiye Cangökçe
AÇILIŞ 150 MİLYON YAŞINDAKİ EĞRELTİ OTUNDAN
İnsanların ruhen ve bedenen kendilerini bulundukları yerden başka yerlere taşımak için mitlerle, sihirle, oyun ve büyüyle, sanat yoluyla ürettikleri büyülü bahçelerden birine giriyorsunuz kapıdan adımınızı attığınızda.
Sizi ilk karşılayan eser Camilla Rocha'nın köşkün çatısına tırmanan devasa 'Asılı Eğrelti Otu ll" oluyor. Çalışmalarında kaybolmakta olan veya kaybolmuş coğrafyaları ve bitkileri araştıran sanatçı, bu eseriyle dünyadaki yaşamın başlangıcına götürüyor izleyiciyi. 150 milyon yıl önce karaya ilk kök salan bitkiymiş eğrelti otu. Bugün bildiğimiz bütün bitkilerin artık yok olmuş atasını temsil ediyor.
Camila Rocha 'Asılı Eğrelti Otu II' ve Yaşam Şaşmazer'in 'ya da V' heykeli
Kapıdan içeriye girdiğinizde ise Rebecca Louise Law'ın envaı çeşit kuru çiçek ve bitkilerden oluşturduğu gökyüzüyle karşılaşıyorsunuz. İnsana dünyadaki mutluluk anlarını, güzellikleri hatırlatan eserin hemen altında ise hayatın bir diğer gerçeğini, yok oluşu anlatan Yaşam Şaşmazer'in heykelleri ile karşılaşıyorsunuz. Toprağa karışmak üzere olan bir insan bedenini gösteren heykelin malzemesi de zaten kâğıt hamuru, toprak, taş ve bitki liflerinden oluşuyor. Heykeller insan ve toprak arasındaki ortak aidiyeti anlatıyor. Topraktan gelenin toprağa kavuşmasını... Serginin tamamındaki eserler de zaten doğma, üreme, esrime, haz ve sonunda yok oluş sürecinin çeşitli evrelerini anlatıyor.
Haberin DevamıAbdülmecid Efendi Köşkü'nün mimari yapısıyla ve tarihiyle ilişkilenen bu büyülü dünya, ziyaretçileri hayalle gerçeğin, yerle göğün, tuhaf ile tanıdığın, küçük ile devâsa olanın kesiştiği bir alana topluyor. Burada av ve avcı, yaşam ve ölüm, haz ve acı iç içe geçiyor.
KAMYON LASTİĞİNDEN SİYAH PALMİYE
Hayalî bir bahçenin kapılarını aralayarak bitkiler, hayvanlar ve insanlar arasındaki karşılıklı etkileşimleri yeniden düşünmeye teşvik eden sergide doğanın sınır tanımazlığının örneği olarak