Müteveffa Hasan Bitmez'in ölümüne Saadet Partisi mi sebep oldu

Fiil ve amelince rahmet dilediğim vekil Hasan Bitmez'in TBMM'de yaptığı konuşmasını iki kez dinledim. Bazı eleştirilerine birkaç başlıkla değineyim: Ak Parti'ye ve özellikle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a şu eleştirileri yöneltiyordu. Eleştirmek yerine adeta tabir yerindeyse "ölüsüne de çalıyordu."

Diyordu ki;

1- Recep Tayyip Erdoğan 14 Mart 2003'te başbakan olmuş, 28 Ağustos 2014'te bırakmış. Irak için ABD tarafından istenilen tezkere ise 25 Şubatta TBMM'ye sunulmuş 1 Martta ret edilmiş. Buna rağmen vekil Hasan Bitmez, Tayyip Erdoğan'a "Irak'ı sen harap ettin"diyor.

Bu tezkere olayında Tayyip Erdoğan'ın tezkerenin geçmesini istediği, olayın bize dönük yüzüdür. İstese tüm vekilleri ikna edip olumlu oy kullandırtabilirdi. Ya siyaset kullandı ya da gerçekten Irak'ta Türkiye'nin de asker bulundurmasını istedi. TBMM tezkereyi kabul etmediğine göre, ABD çok zor şartlarda Irak'a müdahil olduğuna göre Irak perişan edilmedi mi

Türkiye masada mıydı Türkiye aktif olabildi mi Türkiye, Irak'a girseydi ABD gibi katliam mı yapacaktı Yoksa inisiyatif alıp ABD'yi birçok alanda bloke mi edecekti

Sonuç

Şimdi böyle göreceli bir konu için Tayyip Erdoğan'ı "ölüye vurur gibi" dövmeknedir Yoksa bu Hasan Bitmez'in kendisinin yazdığı bir konuşma değil miydi

Nedense Türk siyasi hayatında hükümet olmak isteyenler ve kendilerini seçimi kazanmaya aday görenler ABD'ye gider.

Dünya siyasetinin orada mayalanması mı, sağılması mı, peynir yapılması mı Gitmese merhum Erbakan gitmeyecekti, o da Kasım 1994'te gitti.

Fakat buradan illa ki olumsuz bir şey de çıkaramayız. Elbette ki dünyanın jandarması olan ABD'nin kendi menfaatlerini öncelediği bir politikası var. Bir siyasi lider seçim öncesi ABD'ye gittiyse ve seçimi de kendisi kazandıysa ziyaret ettiği için ABD politikasını uygulayacak diye bir şart var mı

Ama ABD ile daha işin başında dalaşmamak, siyasetin de ferasetin de gereğidir.

Müteveffa Hasan Bitmez'in aslı astarı gerçeklerden ve samimiyetten uzak konuşması esnasında bir perde daha açarak gördüm ki; konuşurken söyledikleri, kendisini vicdanıyla partisi arasında sıkıştırmış. Aslında kendisi de söylediklerine inanmıyor. Ne acı!

Partisinin TBMM'de uzun soluklu konuşma yapacağı bir fırsatta sözcüsü olmuş. Eline bir kısım malzeme tutuşturulmuş. Karşı taraftan büyük eleştiriler var. Heyecanlanmış. ...

2- Son olarak merhum Sezai Karakoç'un meşhur bir sözünü söylüyor: "Onlar sanıyorlar ki; biz susarsak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki; bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Hâlbuki bizden kurtulsanız vicdan azabından kurtulamayacaksınız. Vicdan azabından kurtulsanız tarihin azabından kurtulamayacaksınız. Tarihin azabından kurtulsanız Allah'ın gazabından kurtulamayacaksınız."

Bu sözleri Ak Parti'ye söylüyor müteveffa vekil. Sezai Karakoç bunu Kemalistlere, yalan tarih düzenekçilerine ve Türkiye'yi dindarlar için cehenneme çevirenlere söylediği halde Hasan Bitmez Ak Parti'ye ve Tayyip Beye söylüyor.

Ölenin arkasından konuşulmaz fehvasınca ben de diyeyim ki; bu yazıyı merhum vekile kim dayattı ise şimdi vicdanının azabı, tarihin azabı ve Allah'ın gazabıyla baş başa kalmıştır.

Vekilin bu yazıyı zoraki okuduğu, onca kelimeyi doğru telaffuz edemeyişinden belliydi zaten.