Yaşam standardı, yaşam maliyetine yenildi!

Olumsuz hava şartları üç gün sürdü ama olumsuz ekonomik şartlar her gün sürüyor. Kar yağışları ve aşırı soğukların sebep olduğu olumsuzluklar kısa sürede aşıldı ama ucuz ekmeği alabilmek için sıraya geçenlerin sayısı artıyor. Ekonomik zorluklar vatandaşımızın mağduriyetini derinleştirmiş, yaşam standardı yaşam maliyetine maalesef yenilmiştir. Ülkemizde dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5 bin TL'yi aşmıştır. Açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark kapanması gerekirken artmaktadır. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki yıllık değişim iki katına ulaştığı için alım gücü her geçen gün düşmektedir. Çünkü mevcut ekonomik uygulamaların vaat ettiği ile karşılaştığımız gerçekler birbirine fersah fersah uzaktır. Balon BüyümeHane halkında bu olumsuzluklar sürerken ekonominin can damarı organize sanayi bölgeleri de üç günlük enerji kesintisiyle karşılaşmıştır. OSB'lerde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının, doğal olarak ülkemizin, ekonomik zararı milyar dolarları bulmuştur. Sadece demir çelik ve otomotiv sektöründe ekonomik kayıp 1 milyar dolar olmuştur. Fiyat artışları yanında yaşanan enerji kesintileri, tüketicinin karşısına zamlı ürünler olarak çıkmaktadır. pushfn('ads'); Sadece bir ayda elektrik ve doğalgaz faturalarında 2 kat artış yaşandığından milletimiz bu kış ayazdadır. Sadece döviz rezervleri değil doğalgaz rezervleri de erittiği için "makyajlı" rakamlarla, "müjdeli" haberle yol alınamamaktadır. Vatandaşın yaşam standardını artırmayan büyüme "balon büyüme" olduğu için faiz ve enflasyon cenderesine sıkıştırılmış olan insanımız bireysel krediler yoluyla yaşamını sürdürmek zorunda bırakılmıştır. (Ne) Yaşıyoruz Böyle!Türk lirasının reel değeri, 2001 krizini de geride bırakarak en düşük seviyesini görmüştür. Kişi başına düşen milli gelir, dünya savaşı ve gördüğümüz 4 darbe dönemi de dâhil 7 yıl arka arkaya düşmüştür. Bireysel kredi ve kart borcu olanların toplam borç miktarı, 1 trilyon lira sınırını aşmıştır. Bireysel kredi ve kart borcu olanların sayısı da 35 milyonu bulmaktadır. Bu göstergeler gelişen ülkelerdeki neden bankalar değil de üretici firmaların vergi rekortmeni olması gerektiğini anlatmaya yetiyor. Ekonominin yarattığı psikolojik sarsıntılar emekliler ya da çalışanları geçin, 10 yaşındaki evlatlarımız tarafından bile hissediliyor. Beslenme çantasında sadece kuru ekmek taşıyan ilkokul öğrencileri, günü tek bir öğün ile geçiren üniversite öğrencileri var. Battaniyelerinin altında vakit geçirmek zorunda kalan insan, evinin en temel ihtiyacını