Suyun Gücü Değil, Damlaların Sürekliliği!

Gelişmekte olan ülke ekonomileri, yatırım ve üretimlerini pandemi öncesi seviyelere getirmek için yeterince güçlü değil. Çünkü gelişmişlik stratejilerine göre değil, umutlandıran beklentilere göre hareket ettiler. Bu ülke insanları bir kez daha anladı ki; "umut bir strateji değildir"! Özellikle "artan enflasyon ve sürdürülemez borç yükleri" sebebiyle risklerin devam ettiği günümüzde ekonomiye yön verecek stratejiler, suyun gücüne değil, damlaların sürekliliğine odaklanmalıdır. Yalancı Zenginlik Ülkemizden örnek vermek gerekirse, 2021'de 11 büyüme yaşanıyor olsa da, "büyüme hızı, üretimdeki aksaklıkları telafi etmek için yetersiz" kalıyor. Hatta "gelir azlığı borç yüklerini artırıyor ve mali sürdürülebilirlikteki bozulmayı tetikliyor". Türk lirasının reel değeri, 2001 krizini de geride bırakarak en düşük seviyesini gördü. Kişi başına düşen milli gelir, dünya savaşı ve gördüğümüz 4 darbe dönemi de dâhil 7 yıl arka arkaya düştü. Türkiye'de bireysel kredi ve kart borcu olanların toplam borcunun 1 trilyon lira sınırını aşması (35 milyon vatandaş) "yabancı parasıyla yaşanan yalancı zenginliğin sonu"nu gösteriyor. Bugüne kadar yaşanan "felaketi sürpriz diye sunan bir anlayış" yüzünden " halk faturaya çalışıyor". Ve bankalar "ani kredi" adıyla doğalgaz ve elektrik fatura kredisi ürünü sunuyor. Çünkü "gerçek gündem mutfaktaki yangın"dır. pushfn('ads'); 3 Haneli Enflasyon Kişisel hakka saldırının en büyüğü, "halkı fakirleştirmek"tir. Daha kötüsü ise, "ne yaptığınızı bilmediğinizde önünüze gelecek fatura"nın hacmidir. Bir araba, bir ev almak hayal ötesi hale getirildi. 3 haneli enflasyonu gizlemek için "en uygun fiyatlı yiyecek alternatifler arasında birinci sırada olan soğan, ekmekle tüketildiğinde bağışıklık sisteminizi yeniden güçlü hale getirecek" haberleri manşet oluyor. Bilmemiz gereken; "bugünün sorunları dünün çözümlerinden kaynaklanmış"tır. Riskleri düşürmeden faizi düşürmek, önce kurları sonra da enflasyonu artırmıştır. İstikrar millete değil bankalara yaramıştır. Faize dayalı sistemi tanımayanlar, bankaların faiz yükseldiğinde değil düştüğünde kârlarını artırdığını görmüştür. O halde; "harcanabilir gelir artmadığı sürece raflar boşalmaz, durgunluktan çıkılmaz"! Talimat Değil Planlama Son iki yılı kuru tutma çabasıyla geçmiş ancak ne kur ne de enflasyon durdurulamamıştır. Hâlbuki burada harcanan zaman, çaba ve para yapısal reformlar için harcansaydı yokuşu düzlemiş olabilirdik. Kurnazlığın adına finansal ürün demeseydik, devletimizin gücünü ve kurumlarını kullanarak halkı zenginleştirebilirdik. Planlamayla değil talimatla yol alındığı için mevcut ekonomik uygulamaların vaat ettiği ile karşılaşılan farklı çıkıyor. Sorun net: yaşam maliyeti artıyor ve "makyajlı" rakamlarla, "müjdeli" haberle