İsrail'in iki yıldan bu yana dünyanın gözü önünde sergilediği soykırım başta ABD olmak üzere Batılı hükümetlerin tavizsiz desteğiyle gerçekleşti. Buna mukabil, söz konusu Batı ülkelerinde ilk günden bu yana her hafta sonu neredeyse her şehirde bir Gazze eylemi düzenlendi. Berlin'de, Paris'te, Melbourne'da, Dublin'de, Londra'da, New York'ta ve başka birçok şehirde gördüğümüz manzara İslam ülkelerinde pek rastlanmayan bir manzaraydı.
Her birine on binlerce kişinin katıldığı kitlesel gösterilerin etkisiyle Batı başkentlerinin İsrail'e desteği de giderek azaldı, hatta bugün İngiltere ve Fransa gibi ülkeler Filistin'i tanımaya hazırlanıyor.
Böyle bir kamuoyu baskısının İslam ülkelerinde söz konusu olmadığı aşikar. Biraz da bu yüzden İslam dünyasının Gazze hassasiyeti Batı dünyasının gerisinde gibi görünüyor.
İşin gerçeği, sivil toplumun zayıf olduğu ve hatta mevcut olmadığı ülkelerde vatandaşın hassasiyetinin yönetimi etkilemesi veya yönlendirmesi mümkün olmuyor. Bu ülkelerde yönetenler vatandaşları istedikleri yöne yönlendiriyor.
Türkiye'de de toplumun Gazze hassasiyeti çok yüksek seviyelerde olmasına rağmen Batı ülkelerindeki gibi büyük kitlesel protestolar gerçekleşmedi. Yalnızca bir iki sefer hükümetin çağrısıyla büyük kalabalıkların katıldığı yürüyüşler yapıldı. Hükümetin veya desteklenen siyasi partinin çağrısı söz konusu değilse bizim insanımız meydanlara inmiyor, caddelere çıkmıyor. Bunların dışında şahit olduğumuz eylemler 15-20 kişilik grupların protesto gösterilerinden ibaretti zaten.
(Şunu da söylemek zorundayız: Bütün dünyada Gazze için yapılan eylemlerde sol gruplar başı çekiyor. Bugünlerde Avrupa'da hangi şehre yolunuz düşse caddelerde, meydanlarda omuzlarına Filistin kefiyesi atıp "Çav Bella" marşı söyleyerek İsrail'i protesto eden irili ufaklı solcu gruplar görürsünüz mutlaka. Bizdeki solcular ise her vesileyle "Filistin davası solun davasıdır" diyerek 1970'lerin "devrimci iklimine" referans veriyor olsalar da bugün Gazze konusunda Avrupa'da yapılanlara benzer bir "eylemlilik" içinde değiller. Belki de bu alanı işgal eden retoriğin sahipleriyle yan yana görünmek istemedikleri için.)
"Sivil toplumun yokluğu" bahsinde diğer İslam ülkelerinin durumu bizden de kötü. Buralarda da ne kitlesel protesto gösterileri var ne de hükümetlerin sonuç getirebilecek somut eylemleri.
İran'ın geleneksel bölge politikasını ve bir dereceye kadar onunla bağlantılı olan Yemen'deki Husileri saymazsak, burada tek istisna Malezya gibi görünüyor.
Söz gelimi Körfez ülkelerinde yaşayan insanların Gazze'de olup bitenlerin farkında olduğu bile şüpheli. Farkında oldukları halde bu kadar büyük ve derin bir sessizlik içende olmaları kabul edilebilecek bir şey değil çünkü.
Türkiye de İslam dünyasının durumu ve duruşu konusunda istisna teşkil eden bir örnek sayılmaz maalesef. Yalnızca kendi içimizde o kadar sessiz değiliz. Konunun aktörlerine bir şey söylemiyor olsak da kendi içimizde yüksek sesle konuşup İsrail'i lanetliyoruz.
Bunun Gazze'ye bir faydası yok tabii. Mamafih toplumun vicdanını rahatlatmış oluyoruz. Kalp sahibi insanlarımızın "Bizim ülkemiz bu zulüm karşısında niye sessiz" demelerini engellemiş oluyoruz.
Gelgelelim Türkiye gibi bir ülkenin Gazze için ortaya koyabileceği yegane şey yüksek sesle yapılan kınama ve lanetleme açıklamalarından mı ibaret Meseleye realist bir zaviyeden bakan kimileri bu görüşteler. İsrail'in sürdürdüğü soykırımın arkasında ABD olmasa bu vahşetin bir gün bile devam edemeyeceğini söylüyorlar haklı olarak. Dolayısıyla da Amerika'yı bu işten geri çevirmeye gücümüz yetmeyeceğine göre elimizden bir şey gelmez diyorlar.