Gazze'de dünyanın gözü önünde ABD'nin himayesi, desteği ve yardımı sayesinde iki yıl boyunca devam eden vahşet artık sona ermek üzere görünüyor.
Soykırımın gerçekleşmesi de sona erdirilmesi de ABD'nin inisiyatifiyle mümkün oldu.
Dolayısıyla Trump'ı barışı sağladı diye övmek saçma. Ancak tabii soykırımın sürdürülmesinden vazgeçilmesi, daha fazla masum insanın katledilmesini önleyeceği için, memnuniyet verici.
Bir önceki başkan Demokrat Partili Biden da şimdiki başkan Cumhuriyetçi Trump da Gazze'deki soykırımın ortağı olmaktan hiç rahatsız değillerdi. Aksine her ikisi de İsrail'e verdikleri destekle övündüler hep, bu politikalara karşı çıkan aydınlar ve gençler susturulmaya çalışıldı. Üniversite kampüslerinde sürüklenerek göz altına alınan akademisyenler gördük.
Amerikan halkı ise yaygın medyanın karartması dolayısıyla Gazze'de olup bitenlerden haberdar olamadı uzunca bir süre. The New York Times, The Washington Post gibi ciddi gazeteler bile vahşet iyice ayyuka çıktıktan sonra Netanyahu'nun canavarlığını dile getiren haber ve yorumlara da kısman yer vermeye başladı. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformlarında soykırım karşıtı mesajlara kısıtlama uygulandı.
Peki, soykırımın en büyük destekçisi ABD Başkanı Trump nasıl oldu da Gazze konusunda bir uçtan öbür uca geldi Çoğu kişinin aklında aynı soru: Yoksa işin içinde başka bir oyun mu var
İşin içinde başka bir oyun olup olmadığını bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var. Trump bir siyasetçi. Bize kötü görünen şeyleri de iyi gibi görünen şeyleri de siyasi maksatlarla yapıyor. Yani halkının desteğini almak için.
İkincisi, devlet başkanı olarak Amerikan dış politikasının temel tutumlarını sürdürmek durumunda. Özel bir gerekçesi yoksa tabii… Gerçi "çılgın" başkanın çok sık özel gerekçeleri olabiliyor ama yine de yalnızca "dışarıda yaptıkları içeride oluşturmaya çalıştığı imaja zarar vermeyecekse" böylesi sürprizlere kalkışabilir. Onun da sınırları var yani.
Trump'ın İsrail politikası aslında bütünüyle ABD'nin geleneksel resmi politikası. Kimilerinin sandığı gibi damadının veya iş ortaklarının Yahudi olmasıyla bir ilgisi yok. Ama şununla ilgisi var: Oy aldığı kitle ve ondan önemlisi bu kitleyi yönlendirme kabiliyetine sahip çevreler Filistin meselesinde Amerikan kamuoyunun "daha İsrail yanlısı" kesimini oluşturuyor. Trump da onları hoşnut etmek istiyor. Çünkü yalnızca Cumhuriyetçi Parti seçmeni değil Demokratların da yarıya yakını Filistin meselesinde İsrail destekçisi öteden beri.
Sıradan Amerikalının -yaygın medyanın karartması olmasa bile- dünyaya ilgisizliği Siyonistlerin en büyük avantajı. Bunun yanında Amerikan kamuoyu hem insan hakları konusunda Avrupa kadar hassas değildir hem de İsrail'e destek dini gerekçelere de dayandırıldığı için çok yüksek seviyelerdedir.
Bir de Amerikalılar aslında bize nispetle "dünyaya kapalı" sayılabilecek bir toplum. Birkaç eyalet dışında toplumun geneli yerel medyalarıyla, Fox TV'leriyle, tele vaizleriyle, beyzbol maçlarıyla kendi dünyalarında yaşarlar.
Ancak şimdi ortada 70 bin sivilin katledildiği bir soykırım gerçeği var. Dünya kamuoyunun tepkisi ve öfkesi var. Özellikle Avrupa hükümetleri açısından İsrail'i artık "aynı ölçüde" ve "aynı şekilde" desteklemenin zorlaşması neticesinde ortaya çıkan yeni bir uluslararası tablo var. Bununla bağlantılı olarak da Amerikan kamuoyunun epeyce gecikerek de olsa aslında Gazze'de neler yaşandığından haberdar olması var.