Ekonominin düzelmesinden ümidi kestiler mi
Bu ülkede yaşayan insanlar olarak ekonomideki sıkıntıları nasıl hissettiğimizi anlatmaya gerek var mı Hepimiz aynı şeyi yaşıyoruz, her şey ortada.
Son beş altı yıl içinde -bu süreçten kazançlı çıkan çok küçük bir azınlık dışında- herkes biraz daha fakirleşti, herkesin geliri azaldı, herkesin harcaması arttı. Çünkü milli paramızın satın alma gücü düştü. Çünkü bilhassa Başkanlık sistemine geçildikten sonra her alanda olduğu gibi ekonomide de "rasyonel olmayan" bir politika uygulanmaya çalışıldı. "Faiz sebep enflasyon sonuçtur" tezinin doğrulanması için 85 milyonun cebindeki para kullanılarak çok pahalı bir deney yapıldı. Sonuçta paramız pul oldu. Daha doğrusu "Deney sebep, enflasyon sonuç" oldu.
Oysa bize "Bu kardeşinize verin yetkiyi, ondan sonra görün bakalım bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılırmış" demişlerdi. Bu söze inanan yüzde 51'imizin oyuyla yüzde doksan dokuzumuz fakir düştü.
Lafın gelişi değil, kelimenin gerçek anlamıyla fakir düştük. Durumumuza uyan başka kelime yok. Zaten konuyla ilgili teknik terim de aynı. Fakirlik sınırı diye bir kavram var ekonometride.
TÜRK-İŞ Konfederasyonunun 2024 Temmuz ayı araştırmasının sonucuna göre Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için harcanması gereken tutar 62.652,87 TL.
Aylık geliri bu tutarın altında kalan bir aile teknik olarak "fakir" sayılıyor.
Halkın ne kadarının geliri bu sınırın üstünde yer alıyor Cevap belli.
Aynı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı ise 19.234,43 TL. Bu da açlık sınırını oluşturuyor.
Halkın ne kadarı açlık sınırının üstünde bir gelire sahip Bunun da cevabı belli.
Peki, ülkeyi yönetenler açısından bu tablonun anlamı ne
2023 Mayıs'ında seçmenin yüzde 52'sinin desteği bundan on ay sonra yapılan yerel seçimde yüzde 30'lara düşmüşse meselenin siyasi boyutu da vardır. İlk seçimde maaş zamları başta olmak üzere birçok yolla piyasa paraya boğularak tüketilen barut, ikinci seçimin sonucunu hazırlamıştı ne de olsa.
Arkasındaki seçmen desteğinin ciddi bölümünü "ekonomi yönetimi karnesi" yüzünden kaybetmiş ve kaybetmeye devam etmekte olan bir siyasi iktidar var karşımızda.
Bu durumdaki bir iktidarın öncelikli olarak ekonomi politikasını değiştirmesi, sorunlara bakış tarzını gözden geçirmesi ve bu çerçevede derhal enflasyonla (hayat pahalılığıyla) mücadeleye yönelmesi "siyasi rasyonalitenin" gereği. Çünkü sorunu çözemezse bir dahaki seçimde kimseden oy alamayacak.
Mevcut iktidar bu gerçeğin farkında olduğunu göstererek rasyonel ekonomiye dönüş manevrası yaptı. Herkes bundan memnun oldu, vatandaş da ümide kapıldı.
Toplumun her kesiminde "Rasyonaliteye dönüş" adımına gösterilen yüksek destek sorunların çözülmesi yolunda yapılacak hamlelerde çok değerli bir manivela olarak değerlendirilebilirdi. Bu yaklaşım