CHP'nin ittifaksız seçim kazanma şansı

AK Parti'ye oy veren vatandaşlar da Türkiye'de yaşıyor, dolayısıyla özellikle ekonomideki vahamet iktidar seçmenini de rahatsız ediyor, kuşkusuz. Başka konularda da kötü yönetimin eseri olan olumsuzluklardan herkes etkileniyor. Eğitimin, tarımın, yargının vs. durumu ortada.

Bu bakımdan şimdikinden daha iyi bir yönetimi arzu etmeyen hiç kimse yoktur herhalde. AK Parti seçmeni de öncelikle kendi partisinin değişmesini, sorun üretmek yerine sorun çözen politikalar geliştirmesini bekliyor. Bu beklentinin gerçekleşmeyeceğini de görüyor ama gidecek yer göremiyor. Çünkü mevcut iktidarın tek alternatifi durumunda olan CHP'nin geleneksel çizgisi -veya imajı- ve toplumdaki kutuplaşma seçmen kitlesinin büyük bölümünü her şeye rağmen bu partiden uzak tutuyor.

Gerçi ana muhalefet partimiz aşağı yukarı son on yıldır, sağ partiler lehine otuza yetmiş oranlarında sabitlenmiş bulunan, seçmen dağılımını değiştirebilmek için çaba harcıyor. Zaten bugünkü sistemde iktidar olmak için "yüzde elli artı bir" oranında oy almak gerektiğinden cebindeki yüzde yirmi beşin -veya bilemedin otuzun- üstüne geniş seçmen kitlesinden takviye almanın yollarını arıyor.

Bununla ilgili iki çözüm yolu buldu CHP geçtiğimiz dönemde. Biri "kökten CHP'li" olmayan -yani sağ kesimlere de seslenebilen- adaylarla seçmenin karşısına çıkmaktı. Bu çerçevede Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi yeni siyasi figürler yerel seçim başarısı temin ederek bu yöntemin çalıştığını, toplumda karşılık bulabildiğini gösterdiler.

İkinci çözüm yolu ise iktidardaki sağ parti(lerin) karşısına muhalefetteki sağ partilerle beraber çıkma ve böylece sağ seçmenin iktidarın arkasında konsolide olmasına engel olma stratejisinin uygulanmasıydı.

2023 seçimi öncesinde teşkil edilen Altılı Masa netice itibarıyla sandık başarısı getirmemiş olsa da CHP ile sağ partiler arasında bir ittifakın sonuç getirebileceğini kanıtladı. Yüzde 25 civarında bir "kemik" oy tabanı olan ana muhalefet partisinin genel başkanı yüzde 48'e ulaşan bir oyu bu sayede alabildi.

Millet İttifakının seçimi kazanamamış olmasından doğan hayal kırıklığıyla "Sağcılarla ittifak işe yaramıyor" sonucunu çıkarmak duygusal bir tepki olarak doğal karşılanabilir ve elbette hoş görülebilir ama bu duygu üzerinden siyaset üretmeye kalkışmak herhalde doğru olmaz.

"Nasıl olsa İmamoğlu ve Yavaş anketlerde her durumda yüzde ellinin üstünde oy alıyor, kimseyle ittifak yapmak zorunda değiliz" şeklindeki yaklaşım ayakları yere basan bir yaklaşım değil.

Sağ kesimin temsilcilerini dışlayarak, hatta bunlarla kavga ederek sağ kesimin oylarını almak kolay olmasa gerektir. Kaldı ki bugünkü siyasi şartlar dolayısıyla önümüzdeki seçimde İmamoğlu ve Yavaş'ın aday olmaları da garanti değil. Yani elde bulunan iki çözüm yolundan yalnızca birini devreye sokmak suretiyle hedefe ulaşmayı düşünmek fazlasıyla riskli bir tercih olur. Bunun yerine adı geçenlerin neden her kesimden oy alabildiği sorusuna odaklanan bir siyaset izlemek gerektiği açık.

Peki, Altılı Masa bugün için geçerliği devam eden bir ittifak formülü mü Seçimde başarı getiremeyen bir girişimin ikinci kez tekrarlanması akıllıca bir tutum olur mu Son dönemde bilinçli bir şekilde CHP ile aralarına mesafe koymak için uğraştıkları görülen eski ortaklarla yeniden masaya oturmak ne işe yarayabilir

Bu sorulara olumlu cevap vermek zor. Altılı Masa girişimini kaldığı yerden devam ettirmeye çalışmak imkansıza talip olmak demek. Altılı Masa'yı canlandırmaya çalışmanın da eski ortaklarıyla karşı karşıya gelmenin de faydadan ziyade zarara yol açacağı ortada olduğuna göre CHP'nin burada kendisine üçüncü bir yol açması lazım herhalde.

Bugün başında yargı operasyonları derdi bulunan bu partinin bir yandan bu işlerle uğraşıp bir yandan da kendi tabanındaki yoğun duygu atmosferine rağmen rasyonel bir çıkış için çaba sarfetmesi zor. Ama buna mecbur. Toplumdaki muhalefet enerjisini tek bir odakta toplama mecburiyetinin tartışılır yanı yok.

Üçüncü yol, uzun vadede, farklı tabanlardan oy alma taktikleri ve stratejileri geliştirmeye çalışmak yerine partinin kendi tabanını genişletmesiyle mümkün. Çünkü farklı tabanlardan oy almak CHP için önemli bir başarı ama sürdürülebilir ve güvenceli bir yol sayılmaz. Bunun sürdürülebilir olması ve mesela cumhurbaşkanlığı seçiminde de sonuç getirebilmesi için konjonktürel ittifaklara bel bağlamak yerine organik büyümeye yönelmesi icap eder.