Ankete gerek var mı

AK Parti bir anket yapmış, seçmenlere "Bize neden kırgınsınız" diye sormuşlar. Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'nin yaptığı açıklamaya göre, "kırgınlık" gerekçesi olarak "İstanbul'da birinci sırada Suriyeliler, ikinci sırada ekonomik meseleler, Ankara'da da birinci sırada ekonomik, ikinci sırada Suriyeliler" konuları çıkmış.Özhaseki, her şeye rağmen, "ekonomiden dolayı kırgın olan" seçmenin başka partilere gitmeyip kararsız pozisyonda kaldığını, seçimde yine kendilerine oy vereceğini söylüyor. Çünkü, Özhaseki'ye göre, seçmeni iktidara küstüren sorunları yine ak partinin çözebileceğine dair bir inanış varmış toplum genelinde.Üstüne üstlük, partisinin alabileceği oy oranı düşmüş bile olsa, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için Erdoğan'ın kişisel oyunun yeterince yüksek olduğunu ileri sürüyor. Bu konuda söyledikleri şunlar: "Çok şükür en çok sevindirecek taraf burası. Cumhur İttifakı olarak biz bir araya geldiğimizde Cumhurbaşkanımızın oyu, partilerin oyundan daha yüksek. Cumhurbaşkanımızın ismiyle yapılan anketlerde, çok açık ara Cumhurbaşkanımız önde. Yüzde 50'yi çok rahat geçebiliyoruz."Bu açıklamalar iktidar partisinin şu anki resmî görüşünü ifade ediyor. İçeride neler konuşuluyor olduğu bir tarafa, seçim propagandasının çerçevesi bu. Sandığa bu argümanlarla gidiyor AK Parti.Son anketlerin bir kısmında oyları yüzde otuzun bile altına düşmüş görünen iktidar partisinin "Büyütülecek bir mesele yok. Eski yıllarda bize oy vermiş olan seçmen yine oyunu bize verir herhalde" yaklaşımıyla seçime hazırlanması akla uygun olmasa gerek. Bu tutum yaklaşan tehlikeyi görmemek için başını kuma gömmek demek.Peki, bunun dışında ne yapılabilir Çare var mı İktidar partisinin küskün seçmenini geri kazanabilmek için yapabilecekleri vardı belki bir süre öncesine kadar. Ama artık yok. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiği günden beri yok. Son şansını 2018 seçimlerinde kullandı. Ama o günlerde verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi. "Ülke daha iyi yönetilecek, hızlı karar alınacak, ekonomi uçacak, dünyanın hâkimi olacağız vs." denilerek halkın desteği alınıp tesis edilen bugünkü yönetim sisteminin "başarı"ları ortada.Bilhassa "Bu kur filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil () 24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin. Ha ondan sonra bu faizle, şunla, bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz" vaadinin karşılığında seçmen son bir şans daha vermişti. "Belki şapkadan bir tavşan çıkar" ümidiyle Galiba o sırada muhalefet kanadında iktidar alternatifi olma yeterliği görmediği için biraz daÜstelik ekonomi o günlerde bugünkü kadar kötü durumda değildi. O yetki istendiği gün dolar kuru her şeye rağmen beş liranın altındaydı, bugün 17 lira. Benzin ve mazot fiyatları dört beş kat arttı. Ekmeğin fiyatı, sütün fiyatı, zeytinyağının fiyatı öyle. Yalnızca ekonomide değil, her alanda gelinen nokta eskisinden çok daha kötü.Muhalefetin "iktidar ümidi olma yeterliği" konusunda da ciddi bir mesafe alındığı söylenmek durumunda. Belki hâlâ birtakım eksikleri olsa da ortak bir masa etrafında toplanan altı muhalefet partisinin aralarındaki siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak,