Seccadenin değeri

İnsanlar ve toplumlar inandıkları değerlerle var olurlar ve değerlerle karakterlerini şekillendirirler. Bu değerler hayata da şekil vermenin yanı sıra eşyaya da sirayet eder ve bazen yeni eşyaların üretilmesine, bazılarının şekil değiştirmesine veyahut bazılarının sembolleşmesine neden olur. Mesela cami bir yapıdır ama evden, dükkandan farklıdır. Camiye gösterilen saygı daha fazladır ve öylece keyfi olarak yıkmak istediğinizde tüm mahalleyi ve hatta bütün bir toplumu karşınıza alırsınız. Çünkü cami, dinde sembol bir yapıdır ve ona yapılan saygısızlık dinin mensuplarınca hoş görülmez. Başörtüsünde de durum böyledir. Ve tabii ki seccade de. Seccade ile huzur-u İlahi'ye çıkarsınız ve Allah'ın önünde acz ve fakrınızı beyan edip tabiiyetinizi ilan eder, şükrünüzü beyan eder, günahlarınız için af diler ve bir dileğiniz varsa dua edersiniz. Seccade, bu manevi işlevinin yanı sıra aynı zamanda temizliğin ifadesidir. İbadet eden birisi imkanı varsa yerde ve hatta halı üzerinde namaz kılmak yerine seccade üzerinde namazını kılar. Çünkü temizliktaharet de ibadetin bir parçasıdır. Eğer bir metrekarelik manevi bir meydan olan seccadeye basarsanız ibadet edenlere ve ibadet edilene yani Allah'a saygısızlık edersiniz. Çünkü herkesin başınıalnını bastığı yere siz ayaklarınızla bastınız. Yanlışlıkla basmak anlayışla karşılanabilir. Bu yazıyı yazdıran son hadisede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da yanlışlıkla bastığını söyledi. Ancak yedi kişi birden basıyorsa burada yanlıştan çok kutsalı bilmemek vardır. Seccade olayı kutsala hakaretin de ötesinde faillerin ve onlarla aynı zihniyette olanların bir kutsalının olup olmadığını da sorgulatır. Bir kere yapılan hakaret sadece başkasının kutsalına saygısızlık değil, o kutsala inanan toplumdan olmamanın veya o toplumdan çıkıldığı anlamına da gelebilir ki bu daha üzücü bir durumdur. Dileriz öyle değildir ama Müslüman bir toplumda seccadeyi fark etmemek, odada bir fili fark etmemek kadar zor bir ihtimaldir. Diğer yandan eğer dininiz sizin kutsalınız değilse ya başka bir şeye inanıyorsunuzdur ya da hiçbir şeye inanmıyorsunuzdur. İstediğinize inanmakta özgürsünüz. Ancak siyasetçiler olarak inanan bir toplumla aynı değerlere sahip değilseniz sömürge