Deprem üzerinden bir medeniyet içi çatışma okuması

Türkiye'de ne zaman bir afet olsa tartışmalar toplum içi bir medeniyetler çatışmasına dönüyor. Taraflar, son 200 yıldır yüzü Batıya dönük, kendi kültürüyle sorunlu ve onu geride gören seküler (laik)sol kesim ile ülkenin bugününü ve yarınını kadim kültürünün üzerine bina etmeye çalışan muhafazakâr kesimden oluşuyor. Medeniyet içi çatışma bu iki kesim arasında amansız bir şekilde devam ediyor. Sözler her zaman gerçeklerin yansıması olmadığı için fiiliyatta ne yaptıklarını görmek ve kıyaslamak daha uygun olacaktır. Laiksol kesime göre her sorunun çözümü için bilim yeter. Eğer bir tartışmada bilim övülüyorsa ve çözüm olarak görülüyorsa, bu durumda sorunun kaynağı dindir. Bu yüzden dine dair ne varsa saldırılıyor. Depremde bunun çok emarelerini gördük. Örneğin kurtarma ekiplerinin enkaz altından bir yaralıyı çıkardığında "Allahu Ekber" demesi tartışma çıkarmıştı. Bazıları binlerce yıllık kelamı DEAŞ'la ilintilendirirken diğer bazıları da ekipleri radikal olarak nitelendirmişti. Eleştiri sahipleri kurtarma ekipleriyle ilgili eleştiriler yaparken, bilmeden deprem bölgesinde tarikat ve cemaat gibi dini grupların olmadığı iddialarını kendi kendilerine çürütmüş oluyorlardı. Dahası, asıl kendilerinin orada olmadıklarını açığa vuruyorlardı. Anadolu Ajansı'nın hazırladığı bir liste üzerinden sayım yapıldığında, gerçekten de depremden sonra bölgeye koşan STK'ların ezici bir çoğunluğunun muhafazakâr olduğu görülebilir. Bunun medeniyet tartışmaları bağlamında yorumu; muhafazakâr kesimin insani yardım bağlamında rakibine üstünlük sağladığıydı. Mezkûr kesim ayrıca yıkımın sebebini bilime yeterince önem verilmemesi olarak tanımladı. Bilimin mürşit olarak görülmesi ve kutsanması laiksol kesimin diğer bir karakteristiğidir. Ancak bilimle ilgili söylem ve eylemlerinde dikkat çekici bir çelişkinin olduğu görülüyor. Depremin neden olduğu yıkımlar üzerinden gidersek; depremin en çok yıktığı Hatay'da belediye yönetimi muhalefetin kontrolünde. Bu durumda bizzat kendilerine yakın bir yerel yönetim bilime aykırı davranmış oluyor. Öte yandan, sonradan derlenen haberlerden anlaşıldığı kadarıyla muhalefet partileri ve yöneticileri Türkiye'nin her yerinde kentsel dönüşüme karşı çıkmışlar. Eğer karşı çıkmak yerine destekleselerdi bugün birçok insan yaşıyor olacaktı. Diğer yandan bilimsel olmamakla suçladıkları muhafazakâr hükümetin yaptığı TOKİ