'Bahçıvan'ın 'ayrık otu'na teslimi...

1

Hani, beyaz Avrupalı kendini, dünyayı (oranı) derlemek, düzenlemek, estetize etmekle görevli bahçıvanı olarak görüyor ya;

Bu süreç içinde bahçıvanları en çok meşgul eden, kızdıran hususlardan birisi ise binbir emekle kurdukları o güzelim bahçe tarhlarında arsızca boy veren ayrık otlarıdır...

Daha düne kadar; öteki dünyalılar, siyah derililer, sarı ırklar, Türkler, Araplar, Hintliler, kara Afrikalılar, soluk benizli çekik gözlü Asyalılar, Latin Amerikalılar, Kızılderililer, Aborjinler ve dahi, bahusus Müslümanlar orman ehli kabul edilirken;

Yahudiler düzenli bahçelere musallat olan ayrık otları olarak mütalaa edilmişlerdir.

2

Hz. İsa'nın getirdiği hak din, Pavlus nam kişi eliyle Roma'nın resmi dinine dönüştürülmesinden itibaren Hıristiyanlık bir yönüyle zulüm ve ölüm makinesine dönüşmüştür.

Bu süreçten en çok zarar görenler ise Yahudiler olmuştur.

Yüzyıllar boyunca Rusya dahil Hıristiyan dünya, beyaz Avrupa, içlerinde yaşayan Yahudilere karşı onlarca, yüzyıllarca sürgün ve katliam düzenlemişlerdir.

Meraklılar eğer kısa bir okuma-araştırma yaparlarsa bu hususta hiçbir Avrupa-Hıristiyan ülkesinin elinin temiz olmadığını göreceklerdir.

Bu durum Nazi Almanya'sının 'holokost'una kadar böyle devam edegelmiştir.

Ve ne olduysa bundan sonra olmuştur.

3

Hz. Ali'den başlayıp, Gazali, Fuzuli'ye geçip Necip Fazıl'a kadar farklı kişilere nispet edilen bir söz vardır;

Haddini aşan zıddına dönüşür... diye.

Gerçekten kimin, nasıl söylediği bir tarafa, Kutsal Kitabımız Kur'an'ı Kerim'de 'haddi aşmayla' ilgili ve o sözü kuvvetlendiren o kadar çok ikaz var ki...

Geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki en son II. Dünya Savaşı'nda işlenen zulümden sonra tarafları zıddına dönüşmüştür.

O günden önceki Yahudi düşmanları Yahudileşmişler, hatta Yahudi'den çok Yahudi sever olmuşlardır.

O güne kadar her halükarda suçlu kabul edilen Yahudi ırkı ondan sonra günahsız olup çıkar ortaya;

O güne kadar Yahudileri necis gören Beyaz-Hıristiyan Batılı o günden sonra Yahudi güzellemesi için sıra kapma, fırsat kollama yarışına girer.

Sanki bir el, neredeyse aralıksız bin yıl işlenen bir cürmün cezasını kesmiş gibidir II. Dünya Savaşı'ndan sonra.

Bu konuda Batı ne kadar bedel ödese de, ne kadar kendini ve varlığını ikrar edercesine Yahudilere övgüler düzse de, Yahudilerin işlediği her kötülüğü kör göze parmak iyiliğe tahvil etse de, nice yanlışları doğru olarak kabul etse de yine de borcunu ödemişlik duygusuna ulaşamaz.