Ülkedeki sorunları sizce kim çözer..

Büyükşehir belediye başkanları kendi tabanlarını bile hayal kırıklığına uğratan icraatları ile adaylık didişmesinde Kılıçdaroğlu'na yol açtılar. Böylece Kılıçdaroğlu ülke sorunları üzerindeki vukufiyeti (!) ve yetenekleri üzerinden değil de rakiplerinin beceriksizliklerini sermaye yaparak aday olma yolunda hayli mesafe katetti. İçerideki bu adaylık operasyonlarına dışarıdan da destek gecikmedi. "Masada oturup sokağı okumaya çalışan" bazı siyaset okuyucuları 24 Haziran sonrasında AK Parti oy kaybederek bugüne gelirken, AK Parti'yle beraber olduğu için sorumlu gördükleri MHP'nin de oylarının gerilediğini buna karşılık CHP'nin küçük yüzdelerle de olsa oyunun artırdığını tekrarlıyor. Özellikle "Cumhurbaşkanı adayı; CHP'nin Genel Başkanı ya da belirlediği bir isim olursa, CHP'nin oyu biraz daha da artar." söylemi ile Kılıçdaroğlu algısını güçlendirerek kendi liginde (6'lı masa) yukarı taşımaya çalışıyorlar. Ancak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin cumhurbaşkanı adayı olma şansını güçlendirse de bu onun seçmen tabanındaki şansını yukarı taşımıyor. Yapılan araştırmalar AK Parti'den kopan seçmenin CHP'ye mesafeli davrandığını gösteriyor. Bu durumu "Toplum yeterince dindar görmediği için CHP'ye gitmiyor" şeklinde açıklayanların seçmendeki mesafeli duruşu kırmak için Kılıçdaroğlu'na tavsiyesi, Ekrem İmamoğlu'nu örnek alması. Adaylık yarışında çelme taktıkları İmamoğlu, muhafazakâr tabanda yer edinme hamlesinde Kılıçdaroğlu'na "Rol Modelliği" yapıyor. Yerel seçimlerde "İmamoğlu açık ve kapsayıcı bir kampanya yürüttü, ramazanda oruç tuttu ve muhafazakâr oylardan pay almayı başardı. CHP'nin ateşli milliyetçilik ve laiklik nutukları AKP'ye verilen desteğin temeli olan Müslüman muhafazakârları ve Türkiye'nin Kürt nüfusunu uzaklaştırdı" diyenler aynı modeli Kılıçdaroğlu için sahaya sürüyor. CHP'nin muhafazakâr kesimde var olduğu düşünülen ön yargıları kırma gayreti karşılık bulmaz. İstanbul seçimlerinde sonucu belirleyen daha iyi hizmet alacağı beklentisi ile CHP'ye teveccüh değil bazı beklentilerine karşılık alamadığı için iktidara ikazdır. Bunların neler olduğunu söylemek muhataplarına düşer. Seçmenin, meclis kadrolarını iktidara, başkanlığı muhalefete verirken "Verdiği mesajı, yaptığı ikazı" ne iktidar ne de muhalefet layıkıyla okumuş durumda. Seçmendeki bu duruş hâlen değişmiş değil. Seçmen, Başkanlık ile Meclis Üyeliğini (Vekillik) iki ayrı seçim olarak değerlendiriyor. Sözde anket sonuçları ile ifade edilen seçmen tercihi meclis kadroları ve partilerin illerdeki teşkilatlara karşı olan tavrıdır. Ancak taraflar işin kolayına kaçıyor, ne Covid-19'un ne de