Yine Batı yine Doğu

Gelişmeler çığ gibi... Propaganda reaktörleri de harıl harıl çalışıyor. Ne doğru, ne yalan; anla, anlayabilirsen! Ukrayna'da olanlardan... Rusya'da olanlardan... Ve önümüzdeki günlerde birçok ülkeyi içine alacak muhtemel gelişmelerden söz ettiğimi anlamışsınızdır. Haber kanallarında "uluslararası ilişkiler" akademisyenleri ise Batı medyası kaynaklı klişeleri tekrarlayıp duruyorlar. Eh! Kamuoyu dediğimiz anlamak istemez, ikna edilmek ister... Ama cidden anlamak isteyenler için hem geleceğin nasıl şekillendirilmek istendiğine bakmanın, hem de siyasi tarih çalışmaya başlamanın tam zamanıdır. Geçen gün İngilizlerin eksantrik devlet adamı ve çok etkili Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un (1859-1925) "Rusya'nın Orta Asya'daki hâkimiyeti Şarklıların Şark'ı fethidir; medeni Avrupa barbar Asya'yı fethetmek için henüz ileri atılmamıştır" deyişini okurken, yerimde şöyle bir toparlandım. Çünkü bu nokta önemli... Çünkü bugün de Batı medyasının yazıp çizdiklerinin biraz altını kazıdığınızda görüyorsunuz ki, bakış hâlâ Lord Curzon'un bakışı... Yani Rusya, hâlâ Batı'nın gözünde Şark; Ruslar da hâlâ "ham" bir topluluk. Ya Rus devlet geleneği 1987'de Seymour Becker şöyle diyordu: "Bizzat Ruslar, kendi devletlerine henüz kuruluş sürecinde bir ulus-devlet olarak bakıyorlar." "Çıldırmış Putin", "arsız Rus oligarklar", "dünyadan habersiz Rus halkı", vd... Bu dile dikkatle yaklaşınca anlayacaksınız ki, "yeni dünya düzeni"nin inşası için eski çatışma