Hatırlayalım...

"Yenikapı'da havaya girdiklerine bakmayın. Üzülerek söylüyorum... Bu tayfa, 15 Temmuz gecesi tanklar geçerken alkışlayan oy depolarından ve kendilerini parti içinde iktidara getiren güçten korkarlar... O yüzden de... İlk uyarıda çark ediverirler... Yine küresel efendilerinin yoluna girip yeni 'emir ve görüşleri' beklemeye başlarlar." Bunları ne zaman mı yazmışım 2 Eylül 2016'da... Nitekim tam dediğim gibi oldu... Yazımın mürekkebi kurumadan Kılıçdaroğlu çark etti; sonra da "20 Temmuz darbesi" diye bir laf uydurdu, o çizgiden ilerleyip gitti... Bir yıl sonra... Haziran 2017'de "Adalet Yürüyüşü" diye bir şey uydurdular ve "beyaz medya"yla birlikte gündemi değiştirmeye kalktılar... En fenası da belli bir muhafazakâr kesimin birkaç ay sonra "15 Temmuz ruhu"ndan söz etmeyi kesip Kılıçdaroğlu'nu demokrasi havarisi gibi göstermeye başlamasıydı... Niye bunları hatırlatıyorum Çünkü sadece o gün milletin kahramanca şahlanışını anlatmakla olmuyor artık... Medyada sürekli 15 Temmuz darbe girişimi davalarının sonuç istatistiklerini vermekle de olmuyor... 15 Temmuz'un ardından gelen siyasi ve sosyal gelişmelere de bakmak; o alandaki sürçmelere, sapmalara, tökezlemelere ve sahneye konulan algı oyunlarına da odaklanmak gerekiyor. Öyle yaparsak... Ülkemize karşı saldırı ve işgal girişiminin boyutları daha iyi anlaşılacak. Öyle yaparsak...