CUMARTESİ NOTLARI: Tatlıcılar da olmasa...

Eminim, Zelenski'ye daha ilk bakışınızda içinizden şöyle geçirmişsinizdir: "Bunun da uzanıp omzundan içeri çeken, dışarı iten, sağa, sola döndüren bir el kesin vardır." Öyle gerçekten de... Küstah, her şeyi hafife alan, hiperaktif bir danışmanı var. Adı Aleksey Arestoviç. Geçen hafta "Rusya'nın işgalini ve savaşın patlak vereceğini aylar öncesinden biliyorduk ama elbette kitlelere anlatamazdık; anlatsak yollar kaçmak isteyenlerle dolardı" diyen Arestoviç, rahat konuşmasıyla bazı Ukraynalı yöneticileri de kızdırdı. Konuşmalarından savaşın başlarında sivil halkı kalkan gibi kullanmayı planladıkları da anlaşıldı. İşin fenası, Arestoviç'e göre bu savaş 2035'e kadar sürebilirmiş!.. Şimdi Batı kamuoyunda da "Ukrayna halkı kullanıldı mı" sorusu iyice belirginleşiyor. Diyeceğim şu: Gözlerimizi Zelenski ve ekibinin üzerinden ayırmamalıyız; çok numara çeviriyorlar. 2008'den beri global bir enflasyon rüzgârının kaçınılmaz olduğu söyleniyordu. Gıda açıklarının olacağını aklını finansa kaptırmamış ve üretim-tüketim dengelerini bilen iktisatçılar beş, altı yıldır yazıyordu. Pandemi yasakları bu "gelecek" konusunda şüphe bırakmadı. Yanlıştı. Felaketti. Ama neredeyse bu felaket istendi. The Economist geçen ekim ayında "Kıtlık Ekonomisi" kapağıyla çıktı. Ama dil çabukluğu marifet; Anglosakson medyası şimdi terimi değiştiriverdi: "Putin enflasyonu"; "Şubat krizi", vd. Yersen tabii! Bilen bilir, pandemi öncesinde İstanbul'un ramazan geceleri çok hareketliydi. Trafiğin