Bu kadarına akıl ermiyor

Daha doğrusu şu... Akıl erdirmek istemiyorum. Uyduruktan "okumuşluk" hâlinin, sosyal imtiyazlılık inancının insanı böyle alçaltabileceğini kabullenemiyorum. Çünkü seçim de durdurmadı bu tayfayı... Sosyal medyaya, işyeri sohbetlerine, akrabalar arası "Whatsapp" gruplarına kötülük kusmaya devam ediyorlar. Meğer bütün allı pullu, canım cicimli hâllerinin altında müthiş bir sınıfsal hınç yatıyormuş... O da yetmiyor... Pek "özgürlükçü" havaları var ya... İçlerinde birinci sınıf bir ırkçılık saklanıyor. Ku Klux Klan gibiler... 14 Mayıs'tan sonra depremzedelere saydırdıkları bitmedi... Şimdi de kan ter içinde ekmeğinin peşindeki kargo taşıyan kurye çocukları gözlerine kestirdiler. "Bunun daha fırtınası, karı, tipisi var, o zaman görürüz sizi" diyecek kadar alçalıyorlar. Neymiş Kuryeler pazar gecesi korna çalarak şehri gezmişler... Bir başkası markete gitmiş, etin, sütün fiyatlarına bakmış... "Oh olsun!" diyor. Sosyal medyaya şöyle yazanı da gördük... "Ben Starbucks'tan yine kahvemi içerim, etimi yer, marka ayakkabımı giyerim; hayatıma devam ederim ama ne fakire üzülürüm, ne de artık yardım ederim. Siz hak ettiniz." Bak sen! Ruhları yerlerde sürünüyor ama üstenci dillerini terk etmiyorlar. Yıllardır "Sizin laiklik, dindarlık, çağdaşlık vesaire gördüğünüz yerde aslında bize özgü bir sınıf çatışması hüküm sürüyor" deyip durmam boşuna değildi... Buyurun işte! Ama biliyorum, bir