Bayram notları: Sonu nereye gider

Bu kadar az bilgi, bu kadar çok iddia... Öğrenmek için bu kadar az çaba ve oturduğumuz yerden etrafa savurduğumuz tonla soru... Anladınız, Twitter odalarından bahsediyorum. Göstere göstere ve hızla değişiyor dünya... Belirsizlikler içinde ama kökleri sarsarak... Ve "sade insanı" hırpalayarak değişiyor. Bunu bilmeyen fark etmeyen, yaşamayan var mı Buna karşı bütün toplumların "yok, yok, uf yok!" pansumanı da belli: Profesyonel futbol... "Her şey eskisi gibi sürecek" demenin en ısrarcı hali! Transfer haberleri uçuşuyor yine: Şu takım beşinci yıldızını da transfer etti, bu takım dünya yıldızıyla anlaştı, vs. "Futbolcular niye bu kadar çok kazanıyor" diye soranlar oluyor. Etkisi böyle geniş ve güçlü bir "uyku ilacı"na para verilmez mi Avrupa'da ciddi kıpırdanmalar başladı. Çiftçiler, emekliler, etnik topluluklar, vd. Üzerine göçmen meselesinin iyice iltihaplanmasını ekleyin... Böyle sürerse, olay nereye gider İçimden bir ses "bu işin sonu yeni bir pandemi dalgasına gider" diyor. Toplulukları hizaya çekmenin en etkili yolu olduğu kanıtlandı çünkü... Gerçi dün Melih (Altınok) "Bitti gitti, eski günlere dönmek için ne kadar tırmalasalar da rıza üretemezler" diye yazdı. Katılıyorum... Daha doğrusu, katılmak istiyorum. Neyse, şu bayramlarda bile hır gürü eksik olmayan, ihtirasları ve hırsları kıpır kıpır "sıradan" hayatlarımıza dönelim... "Duygusal Çeviklik" kitabının yazarı Harvard'lı Psikolog Susan David geçen gün şunu