Bahar geldi

Eski okurlarım bilir... Benim kişisel yılım martın ikinci haftasında başlar. Ya bahar Bahar ne zaman gelir Bana sorarsanız, onun gelişi biraz içimizle ilgilidir; hele Refik Halid'in dediği gibi "içinde sürekli İzlanda pusuyla dolaşan adamlar" için şu ayın, bu günün gelmesi yetmez. Lakin bu kez nisan, upuzun bir kışı elinin tersiyle kenara iterek geldi. Üstelik Ramazan'la birlikte geldi. İşte bu çok güzel! Dün önce Çengel'de, sonra Kanlıca'da baharı karşıladım; sırtımı güneşin sıcaklığına tuttum, içime yayılan ısıyı demli çayla harmanladım. Sonra kalktım, ilk sahur için zeytin, peynir aldım. Epeydir ilk kez etiketlere bakmadım; kafayı oraya takmak istemedim. Bugün de yazıya oturmadan hemen önce, balkondaki soğuktan perişan çıkan birkaç saksının toprağını değiştirdim, özlemişim. Tamamdır dedim, artık penceremi kapatan devasa ceviz ağacına; tamamdır, sıra sende... Yine Refik Halid Karay'ı hatırladığıma göre... Onun şu müthiş tespitini buraya almamak olmaz... "Ruh baharına hiç kavuşmadan ne kadar dünya baharı seyretmiş adamlar vardır. Bunların gördükleri baharlar sadece ışık ve boyadan ibarettir; bu baharda nur ve renk eksiktir. Zira hakiki renk ve nur, gönülden gelir. Boya ise rengin tortusu, ışık ise nurun posasıdır." Peki içinde baharı taşımak nasıl bir şeydir Etraflarını saran kasvete rağmen nurlu kalmaktadır. Şöyle şıkırtılı