Risale-i Nur'u istediğimiz gibi yorumlamak

Merhum Hafız Ali (Rahmetullahi Aleyh) Ağabeyin Barla Lahikası'nda yer alan bir mektubundaki ifadelerini okuyunca bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Öncelikle o ifadeleri sizinle paylaşmak istiyorum:

"Hem bütün mümkinatla imkân dairesinde olan alâkadar, o muhit ve ehass-ı havassın havas tabakası bile tam fâik derecesinde massedebilmesi bence baîd uzak diyebileceğim serâser baştanbaşa nur olan eserlere, fakir gibi her hususta nısf yarım değil hiçin hiçi olanların, bu hususta mütalâa değil, elime kalem alıp o mübarek fikr-i âlînin içine müşevveş fikrimi karıştırmaktan korkuyorum ve cesaret edemiyorum." (Barla Lâhikası, s. 140.)

Risale-i Nur'un hakikatlerini kendi müşevveş fikrimizle iltibas ederek, kendimize göre kendi istediğimiz gibi izah ve yorumlamanın ne kadar korkulması ve cesaret edilememesi gereken bir husus olduğunu anlıyoruz.

Bizim müşevveş fikrimizden Risale-i Nurlara gitmeye çalışmak yanlıştır. Doğru olan Risale-i Nur'dan bizim fikrimize gidilmesidir ki fikrimizdeki müşevveş vaziyetler düzeltilsin ve tamir edilsin. Risale-i Nur bizim müşevveş fikirlerimizi kanıtlama, ispatlama ve karşımızdakini ikna etme aracı hâşâ- değildir. Bizim menfî hissiyat ve farklı tarafgirliklerimizden ortaya çıkan sorunlu vaziyetimize Risale-i Nur hakikatleri bir perde olarak kullanılamaz. Risale-i Nur tokatlarda istimal edilmez. Başkasını tokatlamak için hâşâ- Nurlar alet edilmez ve edilemez. Oradan, buradan, şuradan tutarak işi en son Risale-i Nur'da bağlamak mesuliyeti büyük olan şiddetli bir hatadır.