Yunanistan'ın anladığı dil

Türkiye'nin bugünlerde Yunanistan'la yeni bir gerilime ihtiyacı da yok niyeti de. Zaten Türkiye'nin dış politikası yeterince dinamik ve karmaşık. Suriye'ye bir askeri harekât bekliyoruz. Burnumuzun dibinde Ukrayna Savaşı tüm etkileriyle devam ediyor. Bu ay içerisinde İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik müzakereleri sürüyor. O nedenle durduk yere adalar üzerinden yeni bir çekişme Türkiye'nin en son isteyeceği hallerden biridir. Ancak dış politikada gündeminizi nadiren siz belirlersiniz. Çevrenizdekilerin yapıp ettiklerine de cevaplar üretmekte kalırsınız. Yunanistan da sorun çıkarmakta pek mahir ve Türkiye takıntısı da çok yüksek olduğundan kendini Türkiye gündeminde tutmanın bir yolunu hep buluyor. Dahası Türkiye bu tür gündemlerde diplomatik çabayı hep ön plana çıkartıyor. Ama belli bir saatten sonra dişlerini göstermek zorunda da kalıyor. Zira Yunanistan, Türkiye'nin sertleştiğini görene kadar provokatif tavrını sürdürmeyi alışkanlık haline getirmiş bir ülkedir. Adalar konusu da benzer bir şekilde gelişti. Uluslararası anlaşmaların tamamında bu adaların silahsız olması gerektiği en açık biçimde belirtilmiş. Ancak Yunanistan tüm anlaşmalara rağmen bu prensipleri çiğnemekle kalmıyor, kışkırtıcı bir tavırla Yunan siyasetçiler adalarda denetleme falan yapıyor. Doğal olarak da Türkiye uzun süredir her türlü diplomatik yöntemle Yunanistan'ı anlaşmalara uymaya çağırıyor. Bundan birkaç ay öncesine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili olarak, "Dışişleri Bakanlığımız gerekli uyarıları yapmıştır. Daha fazla bu konuyu büyütmek istemiyoruz. Yunanistan anlaşmaların gereklerini yerine getirmelidir"