Herkes her şeyi istiyor

Altılı masanın türlü türlü derdi var. Ortaya ne bir program koyabildiler ne de adaylık konusunda anlaşacak gibi görünüyorlar. İyi Parti şimdi de "Masanın sahibi biziz" manevrasına başladı ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda milim kıpırdamış değiller. CHP'nin içi ise ayrı kaynıyor. İmamoğlu durmak bilmiyor. Genel merkez bir türlü kendisini kontrol edemiyor. Şahsen bunca karmaşanın içinde en az sorun beklediğim taraf küçük partilerdi. Yaptıkları pazarlığın milletvekili sayısından ibaret olduğunu düşünüyordum. Öyle ya, bu partilerin ederine baktığınızda aralarında anketlerde yüzde biri geçen yok. Onların da pazarlık şansının bununla sınırlı kalacağını düşünmek doğaldır. Ama tabii unutmamak lazım; biz dışarıdan bakınca normalde olanı ve olması gerekeni görüp söylüyoruz. Ama bu küçük partilerin genel başkanları, kendilerine bu "zayıf" rolü yakıştıramıyor olsalar gerek ağızları hayli kalabalık. Kendilerine bizim görebildiğimizden çok daha geniş bir rol ve anlam biçiyor gibiler. Masada bu dağınık görüntü devam ettikçe her biri kendini sanırım paha biçilmez gibi görmeye başladı. CHP ve İyi Parti anlaşamadığı müddetçe her iki tarafla da pazarlık yapabileceklerini düşünüyor olsalar gerek. Özellikle Davutoğlu'nun hayallerinin sınırı yok gibi. Hem cumhurbaşkanı yardımcısı olacakmış hem de milletvekili. Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam, "Yetmez, bir de cumhurbaşkanlığını verelim" diye kafa bulurdum. İş ciddiye binerse de çekip gitmesini söyleyebilirdim. Ne de olsa oy desteği hesaba katılmayacak kadar küçük. Şimdilik ses etmiyorlar