ABD ile müzakerenin öncelikleri

Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya konusunda ne kadar ciddi olduğunu sanırım Batı anladı. Ve müzakere süreci başladı. Diplomatik olarak konu çoğunlukla bu iki ülkeyle ilişkili gibi görünmesine ve konuşulmasına rağmen daha geniş olduğunu herkes biliyor. Tabii ki Türkiye'nin Finlandiya ve özellikle İsveç'ten beklentileri var. Bu da açıkça dile getirildi. Teröre verilen desteğin kesilmesi ve Türkiye'ye yönelik bu iki ülkenin yaptırımları kaldırması. Fakat dile getirilmeyen kısmı da sanırım ABD ile müzakerelerde ortaya konulacaktır. Ve gerçekten sıkı bir pazarlığın yapılacağı bir sürecin içerindeyiz. ABD eğer Türkiye'yi razı etmek istiyorsa Türkiye ile anlaşmak zorunda. Bu süreçte Türkiye'nin birçok beklentisinden bahsedebiliriz. Son on yılda Türkiye ve Amerika arasında çok sayıda sorun birikti. Ama bunların hepsi bir çırpıda ve tek bir veto yetkisi üzerinden tabii ki çözülemez. Gerçekçi olmak lazım. Ama çok da mesafe katedilebilir. Özellikle 4 maddeyi Türkiye'nin masaya getirmesini bekliyorum. Bunlar ABD'nin PKK'ya verdiği destek, FETÖ'ye verdiği destek, CAATSA yaptırımları ve F-35'lerdir. Özellikle CAATSA yaptırımlarında ve F-35'ler konusunda hızla ilerleme kaydedilebileceğini düşünüyorum. Türkiye öncelikle bu iki meseleyi gündeme getirirse hem kolaydan zora doğru bir yol almış olur hem de böylesi bir müzakere, ittifak siyasetinin doğasına çok uygundur. ABD, NATO ittifakının gerekliliğini anlatmaya çalışırken Türkiye öncelikle ittifakın üyeleri arasındaki ittifak hukukuna uymayan ilişkilerin düzene sokulması gerektiğini dile getirebilir. Ayrıca bu iki konu doğrudan Amerika'nın yetkisinde ve üçüncü tarafları etkilemeyen konular. Bu nedenle ABD herhangi bir makul zeminde bu taleplere itiraz dahi edemez. Önce bu alanlarda bir ilerleme kaydedilebilir ve ABD'nin tavrı ölçülebilirse bir sonraki adımda PKK ve FETÖ meselesi de gündeme gelir. Çünkü bu iki mesele daha uzun süreli bir mücadeleyi gerektiriyor. Türkiye'nin FETÖ ve PKK mücadelesi tek bir uzlaşı ile bitmez. Bunu akılda tutarak