Halil Kışlacık

Yeni Akit

Affetmeyecekmiş...

Türk siyasetinde durduğu yere ait olmadığı çok belli isimler var. Mesela Lütfü Türkkan'ın "siyaseten" İyi Parti'ye katacak hiçbir şeyinin olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama siyasetin ucuz bir uğraş olmadığını biliyoruz... Ya da Hüda Kaya'nın HDP'de "Hüda Kaya" olarak bir fonksiyonu yok. Ama "o resmi tamamlayacak" başka kimse bulunmaz Hatta Ali Babac

Biz bu fasit daireden hiç çıkamayacak mıyız

Artık emin oldum, bunlar okurlarının veya izleyicilerinin ya anlayamayacak kadar aptal ya da önemsemeyecek kadar karaktersiz olduğu varsayımıyla hareket ediyor. Sadece "seküler yobazlığın" kaleleri için geçerli değil bu durum, kendini muhafazakar olarak sunan muhalifler de maalesef yeni dostlarından huy aldı, hatta kendilerini ispat sadedinde onlar

Zamanı var...

Kafalarının nasıl bulandığını şuradan anlayın: Karar yazarı Akif Beki, önceki günkü yazısında, Ankara Halk Ekmek'teki rüşvet iddiaları için "Elinde belge varsa suç duyurusunda bulunursun. Savcılığa verirsin. Hukukun değil de siyasetin konusuymuş gibi medyada, polemikte kullanmazsın" diye yazdı. Vallahi yazdı. Yaklaşık on yıldır Erdoğan düşmanlığınd

Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun efendim!

"Müziği bırakmaları"yla ve yaşadığı marjinal hayatla ünlü bir şarkıcı, dindarlığı en karikatürize haliyle anlatan bir dizi sayesinde önce bir aydınlanma yaşamış, sonra da bir şarkısını Necip Fazıl Kısakürek'e adamış. Şarkısında da "Otur, düşün, kendini, insanı, dünyayı anla. Sen sen ol, kimseye üsten üstten bakma" ve "Biraz sakin olsun herkes, efen

Ben bunları tanıyorum

"İstanbul'da taksi problemi var" denildi. Ekrem İmamoğlu'nun çözümü neydi "İstanbul'da 5 bin yeni taksiye ihtiyaç var ama engelleniyoruz" dedi, değil mi "Yapma başkan, önümüzden boş taksiler geçiyor, duran olursa da nereye gittiğimizi soruyor, sorun taksi azlığı değil" diyenleri dinlemedi. Büyük ihtimalle son seçimde gördüğümüz pazarlıkların bir be

Kılıçdaroğlu'na sökmez

Beş yıla yaklaştı, bu kaçıncı tiyatro, bu kaçıncı fiyasko Adayken "Her şey çok güzel olacak" diyen genç tiyatrosunu oynadın, yıllardır sürdürdüğünüz kampanya olduğu ortaya çıktı. "Ben 'basit' dedim" dedin tiyatrosunu oynadın, ne dediğin kamera kayıtlarıyla faş oldu. İsmail Küçükkaya'yla soru alışverişi yapıp bir başka tiyatro oynadın, "Ne var ki bu

Bu "değişim" dediğiniz tam olarak nedir

Devraldığı projeler için, "AK Parti döneminde ulaşılan tamamlanma yüzdesi yüksek, onu düşürün, biz tamamlamışız gibi görünsün" diye, üstelik iştirak şirketlerinin resmi maillerinden yazışmaların yapılmasından çekinmeyen Ekrem İmamoğlu... "Hamidiye" olan suyun adını, "Abdulhamit'le ne alakası var, ben çıkarttım" diyerek, "İmamoğlu" yapsa, hanginiz ş

Kusura bakmayacaklar

Lafa "Aslında 'Ben demiştim' demeyi hiç sevmem" diye başlamak isterdim ama yalan olur, çok severim. Hele böyle konularda... Kural basit; ateşle oynarsan, yanarsın. Toplumun "gerçek" algısını bozmaya çabalarsan, sonuçta kendi gerçek algın da bozulur. Okurlarını "İnsanların AK Parti'ye kömür ve makarna yardımı için oy verdiği"ne ikna edersen, ekonomi

Bizim görmediğimiz bir şeyi görüyor olmalılar...

Yalan söyleyebilmek için kusursuz bir hafızaya ve ortalamanın üstünde bir zekaya ihtiyacınız vardır. (Dikkat buyurunuz, "Zeka" diyorum, "Akıl" değil...) Çünkü her yalan söylediğinizde bir kurgu üretirsiniz ve o kurgu her an yeni bir gerçekle sınanır. Bu da sizi sürekli yeni ve tutarlı bir adımla kurguyu genişletmek zorunda bırakır, üstelik bazen s

"Ahlaki meşruiyet" dersi verirken ahlakı katletmek...

Yangın, seçim, bu yaştan sonra tekrar kalkıştığım yüksek lisansın koşturmacası falan derken biraz ara vermiş olduk, affola... Gerçi değişen hiçbir şey yok, seçimden önce ne yazıyorduysam seçimden sonra da onu yazmaya devam edeceğim gibi görünüyor. Mesela iki seçim arasında yazı yazsaydım, CHP'nin söylemlerinde o on beş gün içinde yaşanan değişim gü