Zulme boyun eğmemek

Toplumu toplum yapan en önemli unsurlardan birisi de zulüm karşısında haykıran insanların var oluşudur.Zulümle devlet veya toplumlar âbat olmaz aksine berbat olur. Tarih bunun şahid-i adilidir. Tarihe ışık tutmak adına mezhep imamlarının ve Bediüzzaman'ın zulüm karşısında ortaya koydukları ve bize de numune-i emtisal olabilecek vakıaları arz etmeye çalışacağım. İmam-ı Âzam Ebu Hanife, hayatı boyunca zulme boyun eğmemiş ve hak bildiği yoldan taviz vermemiştir. Emeviler döneminde başa geçen yöneticilerin yapmış oldukları zulümleri desteklemediği için siyasi iktidarların şimşeklerini üzerine çekmişti. Emevi idaresi halk nezdinde yitirdiği itibarını yeniden kazanmak için başta Ebû Hanîfe olmak üzere birçok ulemayı susturmak gayesiyle onlara devlet görevleri teklif ettiklerinde Ebû Hanîfe teklifi reddederek şöyle demiştir: "(Değil kadı olmak) Bana Vâsıt, mescidin kapılarını say dese, onu bile kabul etmem." Bunun üzerine Ebu Hanife hapsedilir. Zindan sorumlusu "Bu adam kırbaçtan ölecek" diye valiye gider. Ebû Hanîfe'yi ikna edemeyen vali, onu arkadaş ve dostlarıyla istişare etmesi için salıverir. İmam da bir fırsatını bulup Mekke'ye hicret eder. Bu olay o elli yaşlarındayken hicri 130 yıllarında gerçekleşir. İmam Azam hazretleri yönetim Emevilerden Abbasilere geçinceye kadar Mekke'de kalır. İkinci Abbasi halifesi el-Mansûr (ö.158773) döneminde 136 h.'de altı senelik Mekke hayatından sonra Kûfe'ye geri döner. Emeviler yıkılmış, yerine Ehl-i Beyt taraftarı olduğunu iddia eden Abbasiler gelmiştir. Ancak Ehli Beyt mensuplarına yapılan zulümler ortadan kalkmamıştır. Abbasiler, Ehl-i Beyt mensuplarını siyasi takibe tabi tutarak işkence etmeye başlayınca Ebû Hanîfe de açıkça halifeyi hedef alan eleştiriler yapmaya başlamıştır. Halk tarafından sevilen Ebû Hanîfe'ye 148 h. yılında Kûfe kadısı İbni Ebî Leylâ (ö.148765)'nın ölümü üzerine Mıs'ar b. Kidâm (ö.155775), Süfyan es-Sevrî (ö.161 776) ve Şerîk (ö.177792) ile birlikte kadılık teklif eder. Abbasilerin asıl niyetleri Ebu Hanife'ye diz çöktürmektir. Kadılık makamı ise bunun bir kılıfıdır. Vefatından kısa bir müddet önce Ebu Hanife Bağdâd'a davet edilir. Ve üçüncü kez kadılık teklif edilir. Ama o görev kabul etmemekte ısrar eder. Karşılıklı yeminleşmeler olur ve neticede hapsedilir