Oruç; ruhu terbiye etmektir

İçinde bulunduğumuz ay, Ramazan-ı Şerif ayı olması hasebiyle orucun ruh terbiyesi üzerindeki etkilerinden bahsetmek istiyorum. Genel manada terbiyeyi üç noktada izah etmek mümkündür.1-Aklın terbiyesi, 2-Ruhun terbiyesi, 3-Bedenin terbiyesi Aklın terbiyesi ilimle, ruhun terbiyesi manevî değerlerle, bedenin terbiyesi, fiziki şartların fıtrata uygun hale getirilmesiyle gerçekleşir. Ruh terbiyesi, kısaca insanın yaratılış gayesine yönlendirilmesi demektir. Aynı zamanda ona, ruhun bedenî ve cismanî baskılardan sıyrılarak kendi özüne, kendi kaynağına yönelmesi ve yaratılışının gayesi istikametinde bir seyr-i rûhânî gerçekleştirmesidir. Ruhu terbiye etmek, ruhu manevî hastalıklardan korumak, yaratılışına uygun hale getirmek demektir. Bir başka ifâde ile, nefis, kendisini hür ve serbest olmasını ister. İşte bu duyguları ıslah edecek yegane ilaç oruçtur. Bediüzzaman Yirmidokuzuncu Mektubta bu hususu şöyle ifade etmektedir: "Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder; hatta mevhum rububiyet ve keyfemâyeşâ hereketi, fıtri olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmişse, bütün bütün gâsıbâne, hırsızcasına nimet-i İlahiyyeyi hayvan gibi yutar. İşte, Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik değil, memlüktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır,