Muhabbet fedaileri olalım

Hayatın huzur içerisinde geçmesinin en önemli sebeplerinden birisi de muhabbettir. Muhabbet dünya ve âhiret hayatının en önemli vasıtalarından birisidir. Bediüzzaman'ın ifadesiyle kâinatın câzibe kanunlarıdır. Bediüzzaman, Sözler adlı eserinde bu hususu şöyle ifade eder:

"(muhakkikîn-i evliya) 'Bütün kâinâtın mâyesi muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı muhabbettir. Bütün mevcudattaki incizab ve cezbe ve câzibe kanunları muhabbettendir' demişlerdir."1

Bediüzzaman'ın gerek tefekkür hayatında ve gerekse amelî ve tatbikî hayatında muhabbet ve sevgi müstesna bir yer tutar. Ona göre sadece insan değil, bütün varlık âlemi canlısıyla, cansızıyla kâinâttaki her şey, Allah'ın muhabbetinin bir eseri olarak vücuda gelmiştir.

Seyyid Şerif Cürcâni "Muhabbetin sebebi ya kemâldir, zira kemâl, zâtında sevilir; yahut menfaattir, yahut lezzet tir; veyahut hayriyyettir, ya bunlar gibi bir sebep tahtında muhabbet edilir" der.2

İnsan, kâinâtın meyvesi olması hasebiyle muhabbet kalbinde neşn-ü nema bulmuştur. Ve hayatın da hayatıdır. Bu hususu Bediüzzaman, Sözler adlı eserinde konuyu şöyle özetler: "İnsan, kâinâtın en câmi bir meyvesi olduğu için kâinâtı istila edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir."3

Muhabbetle ilgili ifadeler İslam ûlemasının çoğunluğunun ortak görüşüdür. Bir atomun çekirdek ve elektronlarından, seyyare ve galaksilere kadar bütün maddi âlemde hâkim, -canlılara hayat imkanı tanıyan- dâfia ve câzibe (itme ve çekme) kuvvetleri, cisimler arasına konan muhabbet irtibatlarından başka bir şey değildir. Öyle ki Bediüzzaman, atomlar arası terkîbleri sağlayan mesela hidrojenle oksijenin, suya dönüşmek üzere, birleşmelerini gerçekleştiren çekim gücüne: "aşk-ı kimyevî"4 der.

Dinimiz açısından makbul olan Allah sevgisinin bazı şartları ve gerekleri vardır. Bediüzzaman, Allah nezdinde geçerli ve makbul olacak sevginin nasıl olması gerektiğini şu âyeti delil göstererek şöyle açıklar: "(Ey Peygamber, insanlara) de ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun, tâ ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın."6 "Elhasıl: Muhabbetullah, sünnet-i seniyyenin ittibâını istilzam edip intaç ediyor."7

İnsanoğlunun kendi fıtratına konan, kâinâtı kuşatacak vüsatteki muhabbet kapasitesini Allah'a tahsis etmesi, öncelikle Allah'ı sevmesi gerekmektedir: "Beşer, fıtraten şu kâinatın Hâlıkı'na karşı, hadsiz bir muhabbet üzere yaratılmıştır. Çünkü fıtrat-ı beşeriyede cemale karşı perestiş etmek, ve ihsâna karşı sevmek vardır."8