Kur'an İlahî ziyafet sofrası

Allah, her peygambere ikram-ı İlahi kabilinden ilahi sofralar vermiş, onunla bulunduğu toplumu irşat etmiştir. Bu sofralar peygamberlere kimi zaman kitap halinde, kimi zaman da sayfalar halinde gönderilmiştir.Yüce Rabbimiz, Hz. Muhammed'e (a.s.m.) bir sofra indirdi. Ancak bu sofranın nimetleri sınırsız ve sayısızdı. O sofrada herkese yetecek ve herkesi doyuracak zenginlikte nimet ve hikmet vardı. O sofra, ne sadece peygamber dönemi insanlarına, ne de sadece inananlara idi. O sofra kıyamete kadar gelecek olan herkese idi ve herkesi doyuracak özellik ve güzellikteydi. O sofra, nasiplenenlerin doymayacağı, bitmez tükenmez hazinelere sahip Kur'ân sofrasıydı. Kur'an, maddi ve manevi organlarımız için bir ziyafet sofrasıdır. Herkes gücü yettiği kadar o sofradan nasibini almalıdır. Mümkün olduğu kadarıyla ezberlediğimiz ayetleri tekrarlamak ve okumak görevimiz olmalıdır. Sabah akşam onu okumak suretiyle irtibatımızı devam ettirmeliyiz. Rabbimizin bu ziyafet sofrasıyla bize neler ikram ettiğinin farkına varabilmeli, manasını içimize nüfûz ettirip anlayarak okumaya çalışmalıyız.1 İkram-ı İlahi olan Kur'an'la bağımızı azami seviyede tutmalıyız. Abdullah ibn-i Mes'ûd (r.a) bu hususta şöyle buyuruyor: "Bir sahâbî, (akşam) evine geldiğinde hanımı ona ilk önce şu iki suâli sorardı: 1. Bugün Kur'ân'dan kaç âyet nâzil oldu 2. Allah Rasûlü'nün (a.s.m.) hadislerinden ne kadar ezberledin"2 Bu hadis-i şerif bize bir mesaj veriyor. Bizim Kur'ân-ı Kerîm ile ünsiyetimizin ne durumda olması gerektiği.. İlâhî hakîkatler bize nasıl bir ufuk açıyor Onu ne kadar duygu derinliği içinde okuyabiliyoruz Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız'ın bizlere gönderdiği bir hidâyet mektubu olan Kur'ân-ı Kerîm'e karşı merak ve alâkamız, fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede yüksek bir seviyede mi Onu ne kadar okuyup anlama ve hikmetine erebilme gayretindeyiz Anlayamadıklarımızı bilenlere soruyor, onun muhtevâsıyla yeterince alâkadar oluyor muyuz Yüce Allah'ın katından insanlığa gelmiş, Hz. Peygamberin eliyle ve diliyle insanlığa sunulmuştu. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.)