Zaman farkı!

BAYRAMLARDAN önce hatırlatmam gereken gerçekler vardır. Mazinin o güzel insanları.
İyiliğin siyasetini yapmayan, yoksul mahallelere iyilik taşıyan bayram meleklerini hatırlatarak hala borcumu ödemeye çalışıyorum.

Kamyonetiyle bir adam gelirdi Yenikapı'da oturduğum gecekondu mahallesine. Gösteriş budalası değil Allah sevdalısı bir adam. İliklerine kadar insan.
Mahalle çocuk kaynıyor, ayaklarında pabuç olmayan çocuklar. Bir elinde yarım domates, diğer elinde koparılmış ekmekle mutlu olan çocuklar. Adamla birlikte bayramdan önce gelirdi bayram!

Adam bütün çocukları giyim eşyaları üreten bir fabrikaya götürmek için kamyonete doldururdu. İnsanlara güven vardı, namuslu insanlar çoktu.
Hiçbir annede kamyonete bindirilen çocuklarının geri dönmeyeceği ya da başlarına bir şey geleceği şüphesi yoktu.

Bizler yüzlerinden nur akan, çocuklara gözü gibi bakan dedeleri nineleri, ceketinin astarını bile göstermeyen zarif zenginleri gördük.
Bayram harçlıklarını, lokumlu mendilleri, kara tahtalarda beyaz tebeşirle terbiyenin hasını öğreten aydın öğretmenleri. Yerde bulduğu gazete sayfasını çömelerek okuyan insanları gördük. Kıt kanaat yaşayan gazetecileri görünce ceket ilikleyenleri gördük.
Darbeler gördük, karartma geceleri.
Amerika'ya uşaklık eden paşaları, ülkesindeki demokrasiyi anarşiye satan iş insanlarını gördük.
Ama arkadaşımızın bisikletiyle "tur" atmanın ve bayramlık ayakkabıyı yatağının altında saklamanın ne demek olduğunu da bizim çocukluğumuz biliyor.

Sokaklarda bayramlar için kurulan tebrik kartı sergileri olurdu. O kartlar bugün cep telefonlarında "bir tıkla" gönderilen mesajlara bin basar.
Bizler gaz lambalarını gördük, radyolardaki onurlu sesleri, şarkıcıların, sinema oyuncularının asillerini.
Birbirimize avazımız çıktığı kadar bağırmayı ama kırılmamayı.
Tiyatro biletleri için saatlerce kuyrukta beklemeyi. Yıldız Kenter'i gördük, Gülriz Sururi'yi, Cem Karaca'yı, Fikret Kızılok'u, Aşık Veysel'i.

Şimdiki çocuklar da beter gerçekleri gördüler! Pandemiyi, depremleri, uyuşturucunun alenen satıldığı sokakları, depresyon ilaçlarını. Paralı üniversiteleri, işsizliği, umutsuzluğu, teknolojik akvaryumlarda hapsolmayı.
Bayramlarda tatil yapmayı gördüler, büyüklerinin bayramını cep telefonlarından mesaj göndererek kutlamayı. Bunlar da şimdiki çocukların talihsizliğidir.

Kötülüklerin anlam kazandığı bir zaman dilimindeyiz. Geçmişi bugünlere taşımak imkanım olsa taşırdım, en çok da bayramları, çünkü her bayramda bir düğme daha eksiliyor saygının ceketinden.