Sosyal medya!

EMRE Belözoğlu'nun Ankaragücü- Beşiktaş maçı sonrası yaptığı basın toplantısını izledim de harika bir ifade kullandı. "Sosyal medya lağım çukurudur!" Sonuna kadar katılıyorum. Sosyal medya teknolojik gelişimin en acımasız ve en kirli simgesidir.

İnsanların ailelerine kadar uzanan sövgülerin, iftiraların matah bir şeymiş gibi gösterildiği bu lağım çukurunda linç çeteleri var. Futbolda bu çeteleri yemleyenler, her başarısızlığın üzerine yeni yalanlarını demleyenler var.
Sosyal medyada insanlık için dünyayı ayağa kaldıran bir güç de var ama iyiliği kötüleyen kötülüğü ütüleyene sosyal medyada prim bile dağıtılıyor.
Her sezon sosyal medya mezbahalarında çalıştırılmak üzere yöneticiler tarafından sözde kaç bin sözde taraftar işe alınıyor
Onlar kaç çocuk tarafından örnek alınıyor
Bunların hesabını yapan yok!

Her türlü masumiyetin öldürüldüğü bir zaman diliminden geçiyoruz.
Sosyal medyadan sadece lağım kokusu değil kan kokusu da geliyor! Kötülüğe çanak tutulurken eller de zalim diller de. Ölülerin arkasından küfür yağdıranlar bile var. Yeni moda erkeklik bunu emrediyor çünkü.

İfade gücünü bilgiden ve sevgiden almayan insanları ciddiye almamak gerektiğini biliyorum ama tedavisi mümkün olmayan bir nefret hastalığı yayılırken insanlık ölümünün gerçekleştiğini de görüyorum.
Eskiden sokaklarda oynardı çocuklar.
İnsanlar kitap okurdu, cehalet bile haddini bilirdi de bilmediği konularda susardı. Şimdi ellerinde silahla sosyal medyada poz veren ve can alan katillerden ilham alanlar cana susuyorlar.
Hayatın gözleri kanlı olsa da delikanlı bir duruş vardı. O delikanlılar çocukları da korurdu kadınları da! Yakasına yapışırlardı şerefsizliğin.
Geçti o günler! Şimdi zalimliğe programlanmış robotlar, linç çeteleri, imparator trolleri sosyal medya mezbahalarında iyi kazanıyor. "Kan çıkmazsa para yok!"

Emekten ve alın terinden söz edenler bu ülkede "eski kafalı" olarak damga yiyor da haram yemiyorlar, insanlara saygısızlık etmiyorlar ya!
Teknolojiyle ve sosyal medyayla ancak kirli çamaşırlar kurutulur.
Ahlakın ve dürüstlüğün bayrağını dalgalandırmak nostaljinin işi!

Elimizle dokunamadığımız eşyalara bakarken, dilimizle kapattığımız mektup zarfları gelir gözlerimizin önüne. "Dünya ne kadar temizmiş" deriz.
Sosyal medyayla ilgimiz yoktur hala postacılardan mektup bekleriz.
El etek öpen yağcıların değil onurlu insanların değer bulduğu memleket sevdasından asla vazgeçmeyiz.

MUTLULUK TAKVİMİ