Bayramlık!

BAYRAMLAR en güzel biçimde mahallelerde kutlanırdı. Sıra sıra dizilmiş evler vardı o zamanlar, evlerin içinde harika komşular, komşuların içinde zerre kadar kötülük yok. Hem kendi çocukları hem mahallenin çocukları için bayram sabahına akşamdan başlanırdı hazırlık.
Çocuklarına alamadıkları elbiseler ve ayakkabılar için hüzünleri olsa da!

Yosun tutmuş bahçe duvarları, bahçenin içinde ağaçlar, ağaçlarda erikler kirazlar. Yazları sıkıntı basan ihtiyarların camı açıp çocuklarla seslendiği mahallelerdi. Saçları sarmaşıktı kızların, delikanlıları platonik aşıktı. Güvercinler en çok oralarda doyar, mevsimini şaşırmış çiçeklere en çok oralarda rastlanırdı.
Yaşamak umuttu yaşamak sevinçti.
Nice bayramlar geçti de hala o günleri arıyoruz.

Bizim için bayram; kapıları ardına kadar açıp kaybettiğimiz güzellikleri geri çağırmaktır. Bizler yüzlerinden nur akan, çocuklara gözü gibi bakan o güzel insanları hiçbir zaman unutmadık. O yüzden çocukluğumuzdan beri hem gözlerimizde birikir özlediklerimiz hem yüreklerimizde. En çok da bayramlarda!

O zamanın büyüklerinde asalet vardı, vicdan vardı. Harama yan gözle bile bakmak yoktu. Çok şeyler öğrettiler bizlere. "Kuşlar gibi de yaşanır" dediler, "böcekler gibi de.
"Biz kuşları seçtik. Özgürlüğü demokrasiyi, para için el ayak öpmemeyi. O yüzden sadece büyüklerimizin ellerini öptük.
Burgazada Yatılı İlkokulu. Yetim çocuklardık da öksüz yıldızları da öptük geceleri. Ne karanlıktan korktuk ne gelecekten. Yenilen yanlarımızı bile severken yoksulluğun hayat karşısındaki zaferiydik. Bu zaferin gururu yatılı okuldaki ve lisedeki öğretmenlerimize aittir. Bilginin yanında bizlere hayatı da öğreten onurlu ve aydınlık öğretmenlerimize.

İstanbul beton şehridir, çocukların top oynadıkları arsalara gökdelenler dikilmiştir ama hala kenarda köşede mahalleler de kalmıştır. Mağlup yanlarını gizleyen, kendisinden daha yoksula el veren, yalancı omuzlara yaslanmayı reddeden insanların yaşadığı mahalleler.
Kara para kasaları tırlarla uyuşturucu taşırken, buralarda hala komşu komşuya yemek taşır, "kokusu gelmiştir" der.
Herkes herkesi sever ne dil ayırırlar ne din. Dargın olduğu insana bile gönüllü kan vermeye koşarlar.

Kırık vazolarda çiçek büyüten, Yemen Türküsünde ağlayan analardır onlar. Bugün ne kadar çaresiz olsalar da bayram sefa gelir hoş gelir. Hayat onlara günlerini gösterirken bile öyle güzel gülerler ki gözlerinden yaş gelir.