İstanbul'un kayıp sualtı hazineleri

Her daim balık bolluğu ve bereketiyle şenlenen İstanbul'da, artık kaybedilen hazinenin hüsranı var. Kentin yaşayışına, kültürüne, silüetine, rengine ilmek ilmek işlenmiş deniz canlıları, kirlilik, hatalı ve aşırı avcılık yüzünden bırakıp gitmiş Boğaz'ın serin sularınıŞaşırıyorsunuz. Üzülüyorsunuz. Kahroluyorsunuz... "İstanbul'un Deniz Canlıları" kitabını okuyup, kentin balık geçmişini öğrendikçe, insanın içi gerçekten de "bugünlere nasıl geldik" diye sızlıyor. Oysa ne büyük bir zenginlik devralmışız geçmişten. İstanbul her daim balık bolluğu ve bereketiyle şenlenirmiş. Boğaz'daki deniz canlıları, kentin yaşayışına, kültürüne, silüetine, rengine ilmek ilmek işlenmiş. Balıklar, yüzyıllara, devirlere bile isimlerini vermiş. Mesela "Orkinos Metropolisi" olarak anılırmış İstanbul, 2 bin yıl önce. Boğaz'da yapılan salamurası tüm dünyaya nam salmış o dönemlerde. O kadar değerliymiş ki, sikkelerde bile boy boy tasviri varmış. Ama kıymetini bilmemişiz. Kirlilik, hatalı ve aşırı avcılık yüzünden bırakıp gitmiş orkinos, Boğaz'ın serin sularını. 1980'li yıllardan beri de kıyılarımızda görünmez olmuş. Artık Tokyo balık piyasalarında tanesinin 150 bin dolara satıldığını okuyoruz gazetelerden. Kumkapı Balık Hali'nin kayıtları ise 100 yıl önce yılda 537 bin adet orkinosun yakalandığını söylüyor. Yitirdiğimiz hazineye bakın!Sadece orkinos mu Kolyoz, kılıç balığı, uskumru ve daha niceleri ya yok oldu ya da yok olmaya yüz tuttular. Kitaptaki kolyoz ve uskumru kurutma sergilerine ait fotoğraflar, geçmişin bereketini açıkça ortaya koyuyor. Eskiden İstanbul kıyılarındaki balıkçı köyleri, kolyoz ve uskumru kurusundan oluşan çiroz sergileriyle bezeliymiş. Bu iki türün nasıl yok olduğuna ilişkin kitaptaki şu satırlar ise yürek burkuyor: "1990'lı yıllara kadar İstanbul ve çevresinde bolca bulunan uskumru balığı, gece ışıkla yapılan avcılık nedeniyle bu sularda görünmez olmaya başladı. Uskumru geceleri ışığın cazibesine kapılan ufak balıkların peşinden yükselerek su yüzeyine kadar gelmektedir. Kolyoz da benzer alışkanlıklara sahip bir balık olduğu için uskumruyla birlikte ışıkla yapılan aşırı avcılığın kurbanı oldu. 2-3 yıl önce az da olsa uskumru görülmeye başlasa da balıkçı lobisinin etkisiyle ışıkla avcılığa yeniden izin verildi."var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6717306;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6717306;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlargurkan-akgunesistanbulun-kayip-sualti-hazineleri-6717306' });Denizin direnişiİstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yayımladığı kitabı kaleme alan isim, bu alanda hem akademik çalışmalar yapan hem de su altı belgesellerine imza atan Mert Gökalp. Kitapta sadece balıklar yok. Gökalp, eserinde, İstanbul denizlerindeki tüm canlıları temsil eden kıkırdaklılar, algler, kabuklular, yumuşakçalar, süngerler gibi 13 farklı gruptan 331 tür sualtı canlısına ilişkin önemli bilgi paylaşmış. Tüm bu canlılığın kentle ve kent insanıyla ilişkisini irdelemiş. Diğer taraftan su altındaki ekosistemin hayati önemine dikkatleri çekmiş. Ön sözünün başlığı da "Denizin Direnişi". Acil önlem alınmazsa hem Marmara hem de Karadeniz'in elimizden kayıp gideceğini belirtiyor Gökalp. Kitabın sunuş yazısına imza atan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise okurlara, "Müsilaj bize, sanayi ve tarımsal atıklarla baskı altında olan Marmara ile ilgili acil önlemler almamız