Gürcan Bilgiç

Sabah

Bir başkalar!

Maçın ilk saniyelerinden itibaren "ne zaman gol olacak" diye beklemeye başladık. İlk yarı bittiğinde de sadece "Duvarı bir türlü deleceğiz ama nasıl" diye bakıyorduk maça. 2002'den sonra en yetenekli jenerasyonu yakaladık. Çok önemli takımlarda oynayan, ortalamanın çok üstünde ön tarafa sahibiz. Top kimin ayağına gelse "Bir şey yapacak" diye bekliy

Defansa 'helal olsun' diyorum

Neresinden tutsan, elinde kalacak bir maç izledik. Mourinho'nun Fenerbahçe'sini sahadan sildi Twente takımı. İki tarafta da üstündüler; taktik olarak da istediklerini alıyorlardı, fizik olarak da. Baskıyı kurdular ve hiç bırakmadılar. Nefes aldırmadan topun ve pozisyonların peşinde ördüler sahayı. Oyuncu kalitesi olarak rakibin çok üstünde olmasına

Fred'le bir başka

Umarım 'inişli-çıkışlı' maçın Fenerbahçe adına sonuncusunu seyrettik. Kazanmasına rağmen oynanan oyunu değil, mücadeleyi ve kaliteyi konuşabiliyoruz. Fred'in kenarda oturduğu bir müsabakada topu, rakip ceza alanına getiremediler. Antalya'nın baskısında daha çok akıl, çalışma ve plan vardı. Tek paslarla orta sahayı rahat geçtiler. Ama onlar da ceza

Kan kokusu alan köpekbalığı!

Saint Gilloise, kan kokusunu alan köpekbalığı gibi başladı maça... 20 dakikada nefes aldırmadan baskıyı yaptı, pozisyonları buldu. Maçın başlamasına saatler kala hala Passo'dan isteyen bilet bulabiliyordu. Galatasaray yenilisi taraftarın hevesini de dibe çekti, heyecanını da. Bu sinerji sahaya da yansıdı. Oyuncuların eli-ayağı kesilmişti sanki. Bel

Atamazsan, atarlar!

Torreira'nın şutu direkten dönüp, Livakovic ile buluşup ağlara gittiğinde, maçın devranı da döndü. Kadıköy'ün atmosferi, maçın önemi, Mourinho'nun planları ve ilk dakikalardaki Fenerbahçe dalgalarını getirdi. Maximin güdümlü füze gibi gidiyordu rakip kalenin üstüne. Pozisyonlar üst üste gelirken, taç atışından gelen topu uzaklaştıramadı Fenerbahçe

Başıbozukluğun tesellisi

Mourinho hazırlıklarını anlatırken "Son iki güne kadar 9 kişiyle antrenman yaptık" dedi. Milli araların klasik yan etkisini iliklerine kadar hissetti Fenerbahçe. Buna karşılık en parlak bölgesi, orta sahası, Kasımpaşa tarafından da adeta "imha" edildi. Maximin ile kaleyi tutan ilk şutu, dolayısıyla ilk golü buldular. Sahada oyun gücü yok, sadece oy

Hazır olun, fena halde geliyorlar

Aslında test maçıydı. Beş gün önce Rize'deki müthiş oyun ve skor sonrasında bir tekrar izleyecek miydik Sonuç; izledik... Mourinho söz verdiği gelişme periyodunu aynen bize gösteriyor. İlk haftalardaki "tutuk" oyun için, "Henüz fizik olarak iyi değiliz" demişti. Ne zaman ki oyuncu grubu gücünü topladı, istediği seviyeye geldi, topu rakibe bırakan F

Jose Mourinho feneri yaktı!

Zoru kolaya çeviren, İsviçre çakısı Fred'di. Mourinho'nun Lille etabındaki şikâyetlerinde de ilk maddeydi oyuncunun yokluğu. Göztepe deplasmanında da sahaya atamadılar O'nu... Ama şarkısı var: Dönüşü muhteşem oldu. İlhan Palut hücum merkezini kendi sağ kanadı olarak planlamış. Maximin'in geriye koşuşlarındaki zaafın üstüne tercih yaptı. İstediği ol

Jose, Avrupa Ligi'ni kazanırız demişti

Maç bıçak sırtında başladı, devam etti ve bitti. Fenerbahçeli futbolculara topu çarptırmadan gol atamayacağını anladığı anda Lille takımı yere yattı, sahada sürtüşme yarattı, kalesine yaslandı ve dakikaları saydı. İyi yüklendi Fenerbahçe. Lille kalecisi Chevalier ile gol olması beklenen şutlar arasında sürdü mücadele. Szymanski, Mert Hakan, İsmail

Mourinho Türk hakemleriyle tanıştı

Tam bir Kadıköy takımı gibi başladı oyuna Fenerbahçe... Önde baskı ile rakibi kendi birinci bölgesine sıkıştırdılar ve kaleyi-kaleciyi görecek pozisyonların peşine düştüler. Ferdi'nin temposu, İsmail'in agresifliği ile kazandıkları toplarla rakip kaleye de çabuk gitmeye başladılar. Maximin sanki serbest oyuncu gibiydi. Adana Demirspor Tadic ve İrfa