Transatlantik havzada 'savunma' hareketliliği

Kulağımıza kar suyu kaçıran, işaret fişeğini ilk ateşleyen Belçika Genelkurmay Başkanı Oramiral Michel Hofman oldu. İsrail-Filistin çatışmasının gölgesinde kalan açıklamaları önemli ipuçları veriyor.

Hofman, Belçika'nın ve NATO'daki diğer Avrupalı müttefiklerin mutlaka Rusya'ya karşı silahlanması gerektiğinin altını çiziyor. Hofman, Le Soir gazetesine verdiği demeçte, ülkesinin mühimmat stoklarının kritik seviyenin altında olduğuna işaret ediyor. Romanya'da bulunan Belçikalı askeri birlikleri teftişi esnasında 'Het Laast Nieuws' gazetesine bir demeç veren Hofman, Belçika ile bir çok Avrupalı müttefikin mühimmat eksikliğine dikkat çekerek, bir saldırı anında Belçika'nın ancak birkaç saatlik mühimmatı olduğunu anlatıp, mühimmatı bittiğinde artık 'düşmana karşı taş atmak dışında bir çaresi kalmayacak' diyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Geleneksel olarak gölgede kalan Belçika Genelkurmay Başkanı sessizliğini bozarak Moskova'nın askeri emelleri konusunda da uyarıyor: Rusya'nın savaş ekonomisine geçtiğini ve yeni bir soğuk savaşa da hazır olduğunu, gelecekte de Ukrayna dışında Avrupa'yı tehdit edecek başka bir saldırıda bulunabileceğini hatırlatıyor.

Ardından Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius'un açıklamalarının içeriği ve zamanlaması dikkat çekici. Zira Pistorius Avrupa'nın yeni bir askeri tehditle karşı karşıya kalabileceğini teyitediyor. Geçtiğimiz pazar günü 'Welt am Sonntag' gazetesine konuşan Pistorius, Avrupa'nın bu tehditlere karşı kendini savunabilecek imkan ve yeteneklere sahip olması gerektiğini vurguluyor. Avrupa kıtasının kendi mühimmatını ve silahlı kuvvetlerinin diğer ihtiyaçlarını karşılayacak duruma gelmesi gerektiğinin de altını çiziyor.

Öte yandan Avrupa'nın 6 kuzey ülkesi olan İsveç, Finlandiya, Danimarka, Estonya, Litvanya ve Letonya, ABD ile imtiyazlı savunma işbirliği anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma sayesinde ABD'den söz konusu 6 ülkeye mühimmat ve eğitim sağlanacak, ayrıca askeri sevkiyat imkanı hızlandırılmış prosedürlerle gerçekleştirilebilecek.

Yetmedi, geçtiğimiz salı günü, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, 6'lı anlaşmanın dışında ABD ile ayrıca ikili düzeyde güncelleştirilmiş bir askeri işbirliği anlaşmasını Washington'da imzaladı. Geçmişte Danimarka, topraklarında yabancı asker, garnizon, birlik ve nükleer mühimmat kabul etmiyordu. Yeni anlaşma çerçevesinde Danimarka 3 askeri havalimanı olan Karup, Skrydstrup ve Aalborg'un kapılarını ABD Hava Kuvvetlerine açmış oldu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Haftayı noktalarken, Ürdün'de konuşlanmış olan Fransız askerlerini ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da dikkat çekici açıklamaları oldu. Macron, müttefiklerin Ukrayna'ya desteklerini yinelemeleri çağrısında bulunarak, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı zafer kazanmasına izin verilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bütün bu açıklamaları birleştirmek gerekirse, müttefiklerin ABD ile savunma alanındaki işbirliklerini pekiştirme çabaları sadece Donald Trump'ın 2024 yılında iktidara gelme ihtimaline bağlı değil sanki. Zira Trump cephesinden de NATO konusunda daha 'yumuşak' açıklamalar gelmiyor değil. Örneğin ilk başkanlık döneminde ülkesini NATO'dan çıkarmayı hedefleyen Trump, ikinci döneminde Avrupalı müttefiklere caydırıcı bir şekilde 'pamuk eller cebe' diyecek.