AB gözüyle ABD-Çin gerginliği

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin ziyaretiyle Tayvan konusu yeniden alevlendi. ABD Başkanı Joe Biden, Mayıs ayında Çin'in Tayvan'ın toprak bütünlüğünü tehdit etmesi halinde Washington'un askeri açıdan cevap vereceğini açıklamıştı.ABD'nin Çin'e yönelik kaygıları yeni değil. 2000'li yıllarda görev yapan ABD başkanı George Bush'tan bu yana, Washington'un Çin'in Batı'nın çıkarlarını tehdit ettiğine yönelik bir değerlendirmesi var. Başkan Obama da, ABD'nin Pekin'e yönelik tutumu ve stratejik açıdan Çin denizine açılımı konusunda çalışmalar gerçekleştirdi. Ancak bu stratejisini hayata geçiremedi, zira Arap baharı, Suriye krizi ve Afganistan'la meşgul olan Obama, ülkesinin dikkatini bir türlü Çin'e yöneltemedi. Keza başkanlığı sırasında Çin'le ticaret savaşı başlatan Trump, stratejik açıdan ise Çin'e odaklanacak fırsat bulunamadı.Çin'in Tayvan'a yönelik güncel 'saldırgan' söylemi ve gövde gösterisi girişimi, Washington'u sonunda harekete geçirdi. Pelosi'nin Tayvan ziyareti öncesi Biden, Tayvan'a sahip çıkan açıklamalarda bulunarak, hem Nixon döneminin ABD-Çin politikasına, hem de Jimmy Carter döneminin Washington-Pekin yaklaşımına son verdiğinin mesajını resmen iletmiş oldu.Almanya öne çıktıKuşkusuz Batı'nın önemli bir aktörü olan Avrupa Birliği'nin (AB) tutumu da önem teşkil ediyor. Zira AB ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler hiç küçümsenecek boyutlarda değil. ABD-Çin gerilimi AB kurumlarına ev sahipliği yapan Brüksel'in yaz rehaveti esnasında gündeme geldi. Ancak AB de, NATO gibi, yaz rehavetine kapılacak lükse sahip değil. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyor.AB'ye göre Çin, Rusya-Ukrayna savaşına odaklanmış olan ABD'nin Tayvan'a ayıracak imkan ve yeteneğinin kısıtlı olduğunu düşünerek, Taipei yönetimine yönelik tehditlerini artırıyor. Bununla birlikte, belki de Rusya'ya destek olmak amacıyla da ABD'nin dikkatini dağıtacak yeni bir diplomatik ve askeri cephe açmayı hedefliyor.AB içerisinde ABD'nin Tayvan politikasına ilk sahip çıkan ülke Almanya oldu.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6803187;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6803187;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarguldener-sonumutab-gozuyle-abd-cin-gerginligi-6803187' });Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Çin'in Tayvan'ın toprak bütünlüğüne yönelik tehditlerinin kabul edilemez olduğunu açıkladı. Almanya'nın ekonomik açıdan Çin'e yönelik bağımlılığını azaltma ve sonlandırma konusundaki kararlılığını da yineledi.Rusya-Ukrayna savaşında Moskova AB'ye karşı nasıl enerji kozunu kullanıyorsa, Çin de pandemi sürecinde maskeler ve sair gereçler konusundaki kozunu AB'ye karşı kullanmadı değil. Zaten AB de bu yüzden tedarik zinciri ve ekonomik açıdan stratejik otonomi konusunda politikalar geliştirdi.ABD'nin gücü yeterli miBrüksel'e göre, ABD ile Çin arasında yaşanan gerginlik, söz duellosu, zaman zaman askeri açıdan gövde gösterisi ve retoriğin artmasıyla sınırlı kalacak gibi. Ancak ABD'nin Tayvan gibi yeni bir cepheyle askeri veya diplomatik açıdan ilgilenecek imkan ve yeteneğinin olmadığını ya da kısıtlı olduğunu düşünmemek gerekiyor. Zira Washington, son 10 yıldan bu yana askeri eksenini Çin denizine kaydırmış durumda. Kuşkusuz ABD'nin Avrupa'ya yeniden konuşlandırdığı 100 bin askerlik güç akıllarda soru işaretine neden olmuyor değil. ABD'nin elindeki askeri imkan ve yetenekler hem Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa kıtasına taşmaması için, hem Avrupa ülkelerinin güvenliğini sağlamak, hem Ortadoğu'da varlık göstermek hem de Çin denizinde gövde gösterisi