Sözün düğümleri

Yeni Şafak GÖKHAN ÖZCAN - Sözün düğümleriUzun uzun konuşarak, araya sessiz boşluklar girmesine izin vermeyerek, sözü biri kendisinden çekip alacakmış gibi sıkı sıkı tutup bırakmayarak söyleyecek bir şeyi olmadığını gizlemeye çalışanlar var. İçinde biriken milyon tane şeyi nerede, hangi sırayla ve kime söyleyeceğini bilemediği için kendini ölmeden suskunluk mezarına gömenler var. İçlerine yeterince anlam koyamadığı için kararsız kalan, duraksayan, ritim tutturamayan, ama bu aksak ritmi sebebiyle kelimeleri seçerek, tane tane söylüyormuş gibi görünenler var. Konuşup dururken bir kelimeye, o kelimenin geriye doğru uzanan bir dolu hikayesine, çağrışımlarına, izlerine takılıp kalan, o kelimeden sonra tek bir adım daha atamayanlar var. Birilerine birşeyler söyleyedururken kendi sesinin yankılarına kapılan, o andan itibaren başka her şeye sağırlaşan, etrafındakileri unutan, o yankıların peşinde kaybolup gidenler var. Asıl söyleyemediğini söylemesi gereken zamanda söyleyemediği için bütün ömrünü kahırla geçiren ve sonra kahrını zincirlerinden boşanmış bir gevezeliğe, had tanımaz bir dalgacılığa dönüştürerek herkesi aynı kahır girdabına çekmeye çalışanlar var. Düşünüp taşınıp gerçekten söyleyecek bir şey bulamayanlar var. Söyleyeceklerini sırf başkalarıyla paylaşmaya kıyamadığı için kendine saklayanlar var. Suskunluğunu herkesin kulak zarını patlatacak kadar gürültülü hale getirenler var. Bir konuşursam diye söze başlayıp ağzından sadra şifa tek bir laf çıkaramayanlar var. Kendi sözlerinin ağırlığını taşımaya mecal yetiremeyenler var. Büyük büyük konuştukça küçülen, kendi kelimelerinin boy aynasında cüceleşenler var. Hayatının bütün üşüyen yerlerini sadece birkaç kelimeyle örtüp ısıtabilenler var. Anlamlarla kendine bir evren kuran, kelimeleri tek tek gözden çıkaran, tedavülden kaldıranlar var."Ne dersek diyelim, ne iddia edersek edelim, dünya gerçekten çekip gitmeden çok öncesinde terk ediyor bizleri. Daha önce en çok meraklısı olduğumuz şeylerden, günün birinde artık gitgide daha öz söz eder oluveririz, ille de konuşmak gerektiğinde de zorlanırız. Hep kendi sesimizi duymaktan gına gelmiştir... Kısa keseriz... Vazgeçeriz..." diye yazmış 'Gecenin Sonuna