Geçip gidiyor mu, bizimle kalıyor mu

Günler her zamankinden daha başkaydı, daha feyizli, daha bereketli... Ne çok şey söyledi kim bilir bize rahmetle yıkanan, maneviyatla dolu şu paha biçilmez vakitler. Dinledik mi Duyabildik mi Duyup içimizde kıymetlendirebildik mi Kendimize iyiye doğru, hayra doğru, güzelliğe doğru biraz olsun değiştirebildik mi Hayatımıza bir şeyler ekleyebildik mi bu güzelliklerden Bir kazancımız oldu mu kapağı açık bırakılan bütün bu hazinelerden Bir kaç gün sonra, bu müstesna zamanlar nihayetlenecek Elbette gelen zamanların da kendince bir kıymeti ve bereketi olacak. Ya bizler Nereden devam edeceğiz Artarak, çoğalarak, zenginleşerek gelebildik mi bu bereketli mevsimin içinden bu yeni zamanların eşiğine Geçip gitmeyecek bir tazelik, bir başkalık, bir heyecan ile donanabildik mi Her şeye yeniden başlıyormuş gibi bir heyecanla mı doluyuz, yoksa kendimizi tuttuk tuttuk şimdi vakit tamam oldu, artık bırakıyoruz hovardalıkları mı geçiyor içimizden Doldurduğumuz âb-ı hayat duruyor mu hâlâ testimizde, daha şimdiden döküp saçtık mı yoksa hepsini sağa sola Biraz daha olduk mu, olgunlaştık mı insanlıkta Belki yanmadık aşkla ama biraz daha piştik mi en azından şevkle, gayretle Geçip gitmekte olan şu hayırlı, bereketli, nurlu vakitler, geçip gidecek mi öylece gerçekten Duyabildik mi Rabbani fısıltıyı, rahmetin çağıltısını Aklımızla, kalbimizle işitebildik mi"Duymak, işitmek yetmez; dinle. Öyle dinle ki, ses ve söz önce bilgiye sonra hikmete dönüşsün. Koyunun kaval dinlediği gibi değil, ağaç topraktan, yaprak yağmurdan suyu çeker gibi dinle. Kulağın kapağı yok, açman gerekmez; aklını aç" buyuruyor Hazreti Mevlana, 'Mesnevi'sinde.Kandilleri yanmış, ışıltısı artmış şehirlerden, kalabalık caddelerden, telaş yüklü sokaklardan mı geldi geçti Ramazan-ı Şerif Safları ziyadeleşen, ziyaretçisi artan, mahyaları yanan camilerden mi gelip geçti Mükellef sofralardan, türlü türlü lezzetlerden, hurmadan, zeytinden, sıcacık pidelerden mi geldi geçti Tilavetlerden, hatimlerden, ayet ayet biriken altyazılardan mı geçti Yüzümüzü, gövdemizi, dışımızı yalayıp mı geçti, yoksa uğradı mı içimizin derinliklerine de Hayırla, bereketle, güzel ahlakla, dingin insanlıkla, dostluk ve kardeşlikle mi geçti, öfkeyle, itiş kakışla, gıybet ve su-i zanla, israf ve savurganlıkla mı geçti