Davranışlarımız kimin

Amerikalı fizikçi ve yazar Leonard Mlodinow, 'Subliminal' ismini verdiği kitabında, "İnsan davranışı, hem bilinçli hem bilinçdışı düzeyde, sonsuz bir algı, duygu ve düşünce akışının ürünüdür" diye itiraz edeme-yeceğimiz bir tespitte bulunuyor. Bir şeyin aslında ne olduğuna ilişkin zihin açıcı ifadelerle karşılaş-tığımızda genellikle içsel bir hoşnutluk yaşarız, hayatın bir sırrı daha açılmıştır sanki bize. Ama hep böyle olmaz, bazı tespitlerin bunun aksine tedirgin edici bir tarafı vardır. Mlodinow'un bu ifadesinin en azından bendeki etkisi bu oldu, tedirgin oldum. Çok büyük bir keşif değil aslında bu sözler, düşünürsek pekala biz de böyle sonuçlara ulaşabiliriz davranışlarımız hakkında. Ama işte mesele orada; biz pek düşünmüyoruz böyle şeyleri!Davranışlarımızı kendimiz, kendimizde, kendimizden aldığımız malzemelerle pişirdiğimiz konusunda o kadar sarsılmaz bir inanca sahibiz ki, yemeye doyamıyoruz yaptığımız her yemeği. Davranışlarımızın gerçekte ne kadarı bizim Bilincimiz bilinçdışından ne kadar etkileniyor Dünyaya kendi gözlerimizle bakıyoruz, evet! Ama bakış açımız da sadece bize mi ait Mlodinow algılarımızdan, bizi etkileyen duygu ve düşünce akışlarından söz ediyor, ne yapıyor bunlar bize'Algı', son zamanların en popüler kavramlarından biri... Adı üstünde, dış dünyadan aldığımız, biriktirdiğimiz, yorumladığımız düşünsel-duyusal 'veriler'le oluşturuyoruz algılarımızı. Biz mi oluşturuyoruz, yoksa bize belli ölçüde yorumuyla birlikte ulaşan şeyler arasından mı alıp kendimize mal ediyoruz Bu kadar etki alanının bulunduğu, 'etki' taşıyan bu kadar aracın dolaşımda olduğu ve bunun sonucunda bu kadar çok etkileşimin yaşandığı bir dünyada bağımsız bir zihinden, dolayısıyla kendi hamurundan yoğrulmuş bir bilinçten söz edebilir miyiz"Ne görürsek oyuz. Ne seçersek onu görürüz. Algı bir varsayımdır." Bu ifade de Amerikalı yazar Tom Robbins'in bir romanından. Bize, bugün birçoklarının başkalarının adeta kaşını gözünü yaracak (bunu gerçekten yapanlar da var) bir keskinlik ve agresiflikle savundukları 'gerçek'lerinin aslında birer varsayımdan ibaret olduğunu söylüyor bu ifade. Kuşkusuz bu ifade de bir algıya dayanıyor, ancak 'algı oyunları' gibi lafların her dile pelesenk olduğu bir zamanda bu türden bir okkalı algıya herhalde kimse itiraz etmez.Dün gece boyunca ekranların her derde deva bilirkişileri İran'ın israil'in üstüne yolladığı insansız hava araçlarından, balistik füzelerden söz ettiler. İnsanların saatler boyunca insansız hava araçlarının yapıp edeceklerini yorumlamakla meşgul olmalarındaki vahşi ironiyi bir tarafa bırakıyorum;