Anlam nerede oluşur

Yeni Şafak GÖKHAN ÖZCAN - Anlam nerede oluşurBir dünya olduğu ve hepimizin onun içinde yaşadığı kabulü görünüşte doğrudur. Bu dünyada olan her şeye hepimiz aynı anda tanık oluyoruz ve bu bize hepimizin aynı şeyi aynı şekilde yaşadığımız hissini veriyor. Ancak işin biraz daha ayrıntılarına baktığımızda, bu fiziki ortaklığı iç dünyalarımızın pek de doğrulamadığını görebiliyoruz. Elbette hepimiz bu dünyada seyreden büyük hikayenin bir parçasıyız ama tek tek hepimiz aslında kendi içimizde bu dünyanın farklı seyreden parçalarıyız. Baktığımızda gördüğümüz şeyler, yaşadığımızda hissettiklerimiz, kafamızda hiç durmaksızın yanıp sönen düşünceler, her birimizin bu büyük hikayenin içinde aslında kendi evreninde nefes alıp verdiğini gösteriyor. Olan biten şeylere kendi içimizden bakıyoruz, onları anlama, anlamlandırma, o şeyi başka şeylere bağlayarak bütünleme imkanımız, ancak kendi zihinsel ve kalbî kapasitemiz, kabiliyetimiz, çapımız ve derinliğimiz kadar... Hepimiz ortak somut oluşlar üzerinde her an kendi soyut gerçekliğimizi yaşıyoruz. Yeni dünyada zihinler ve kalpler arası mesafeler giderek açılıyor üstelik. Aynı konuda konuşan ya da tartışan insanların aslında aynı şeyden söz etmediğini, o şeye aynı yerden bakmadığını, hatta neredeyse tek bir mesele üzerinde bile aynı dünyada yaşamadıklarını aşikar ettiklerini görebiliyoruz. Aslında hepimiz kendi yörüngesinde dönen gezegenler gibiyiz. Tek kesişme noktamız aynı uzayın içinde bulunuyor olmak..."Bir kişinin bir kelimeyle kastettiği bir diğerininkiyle tam tamına aynı değildir ve her farklılık, ne kadar küçük olursa olsun, sudaki bir halka gibi yayılır dilin bütününe. Bu yüzden her anlama aynı zamanda bir anlamama, düşünce ve duygulardaki her mutabakat aynı zamanda bir ayrılıktır" diyor Byung-Chul Han, 'Şeffaflık Toplumu' ismini verdiği kitabında.Vücudumuzun görme merkezi nasıl gözlerimizin gördüğü bir şeyi optik süreçler sonunda bir görsel anlama ulaştırıyorsa; yaşadığımız herhangi bir şeyin, duyduğumuz, okuduğumuz herhangi bir sözün bizde bir anlama kavuşması da zihnimizde benzeri bir sürecin işlemesiyle mümkün oluyor. Anlamlandırma kapasitemiz anlama kabiliyetimiz kadar yani. Bize ulaşan, farkında olduğumuz her şeyi kendi zihinsel filtrelerimizden geçirerek kendi anlam rengimize boyuyoruz. Dolayısıyla yaşadığımız hadiseler, işittiğimiz sözler, karşılaştığımız davranışlar, ancak bizim anlamlandırabildiğimiz kadar, bizim verebildiğimiz şekil, kıvam, derinlik