Yarım saatten fazla oturur, 30 lira harcamazsan... Şakir'e çay yok

Siyasetçi-akademisyen Ufuk Uras'ın Nişantaşı'nda bir kafede çektiği fotoğraf gündem oldu. Kafenin işletmecisi her masaya, "Masa işgal süresi 30 dakika, asgari tüketim 30 TL'dir" uyarısı bırakmıştı. Uras'ın paylaşımını görür görmez aklıma Sinan Çetin'in Çiçek Abbas filmi geldi. Ne diyordu Çiçek Abbas: "Herkese benden çay. Şakir'e yok!" O hesap işte... 30 dakikadan fazla oturana, 30 liradan az harcayana da bu kafede çay kahve yok! Haliyle konu tartışmaya açıldı. 'Müşteri değil, misafirimizsiniz' diyenler kadar restoran adabı hatırlatması yapanlar, hatta artan maliyetlere işaret edenler de var... MÜNASEBETSİZ BİR TAVIRÖnceo fotoğrafın ve tweet'in sahibi siyasetçi, akademisyen Ufuk Uras'ı aradım. 'Vallahi ne bileyim ben, alışık değilim modern kafelere. Daha çok Sait Faik kahvehanelerine alışık olduğum için bu yazı bana münasebetsiz geldi sanki işgalciymişim gibi... O nedenle fotoğrafını çektim, böyle bir şey de ilk kez Nişantaşı'nda gördüm' diyerek giriyor söze.'Bir benzerini Yeniköy'de ben yaşadım' diyerek araya giriyorum. Geçtiğimiz aydı sanırım. İtalyan bir arkadaşımızı Boğaz'ı gezdirmeye çıkarmıştık. Doyamadı. 'Şu ünlü ve tarihi mekânda kahve ısmarlayalım' dedik. Kapıdaki görevli, 'Şu an en yoğun saatlerimiz, kahve için oturamazsınız' dedi. Bunlar yaşandığında saat 15.00'ti ve 'En iyisi brunch alın' denilerek kişi başı 500 liralık menüye yönlendirildik. İnsan bir garip oluyor haliyle. Uras, 'Benimki de o hesap' diyor, şöyle devam ediyor: "Kapitalizmin münasebetsizliklerine alışığız ama 'Şu kadarlık sipariş vereceksin, şu kadar oturma hakkın' var gibi bir durum fazlaca münasebetsiz. Ölçüyü kaçırmamak lazım sanki. Bu arada olay eleştiriden çıktı, sosyal medya lincine dönüştü. O nedenle tweet'i sildim."MÜŞTERİ DEĞİL, MİSAFİRİMİZSİNİZCihangir'de kedileri ve entelektüelleri ile tarih yazan bir kafe olan Kaktüs'ün işletmecisi Tahir Bulca tartışmayı ilk kez benden duymuş, "Olur mu yahu öyle şey Adam 2 saat oturmuş, 'Kalk, başkası otursun' mu diyeceğiz Bir bardak çay da içse oturacak istediği kadar. 'Niye çok oturuyorsun' diye sorma hakkımız yok. Bütçesi o kadar yetişmiştir, o kadar içmiştir. Olmaz öyle şey" diyor.Peki ya kafenin masrafları nasıl çıkacak Bulca diyor ki: "Elektrik faturasını düşünerek açmadık biz bu kafeyi. Tamam, iş yapmak da önemli! Ama vallahi biz gelene müşteri değil, misafir gözüyle bakıyoruz. Evlerinde hissetsinler istiyoruz. E, bak! 30 yıldır tüm zorluklara rağmen bu kafe ayakta. Bir gün iyi kazanırsın, bir gün kötü. Ekonomik zorluklar geçicidir."BU YAZI KİMSEYE 'HOŞ GELMİŞ' HİSSİ VERMEZNişantaşı'nın tam göbeğinde sandalyelerin yüzünün sokağa baktığı, iş toplantılarınızı yapabileceğiniz bir mekân Gizia. İşletmecisi Recep Sivriburun, "Böyle bir kısıtlama olmaz, olmamalı. İnsanları belirli bir kısıtlama ile ağırlayamazsınız. Bu tip durumlar genellikle yazlık mekânlar ya da kısa dönem çalışan yerlerde yaşanır. Kısa zamanda para kazanıp gitmek kaygısı içindedir işletmeci. Kirası, elektriği, suyu... Masrafı da çoktur. Ama Nişantaşı öyle mi 12 ay iş yapan, Türkiye'nin en ünlü açık hava AVM'sidir. Sokak kültürü var burada. Alırsın kahveni, oturursun, gelene geçene bakarsın, kitabını okursun. Ünlü Fransız kafeleri gibi. İnsan öyle bir yazı ile karşılaşınca kendini 'Hoş gelmiş' hissetmez" diyor.TİCARİ AHLAK KALMADIFunda Kaya Bektaş hem eski bir arkadaşım hem de İzmir'in en işlek caddelerinden Alsancak'ta Blast Kafe'nin işletmecisi.Müşteri için masaya böyle bir not bırakılabilir mi Bektaş diyor ki: "Burası bir kafe. Kafe ne demek Alacaksın kahveni, ister ders çalışacaksın ister iş yapacaksın ister aylak aylak bakacaksın. Ve dahası ister 1 saat istersen